30 sene Alfa 164
Kama biçimli rekabetAlfa 164 bu yıl 30. yaşını kutlayacak. Bu model ile birlikte Fiat ve Pininfarina, Alfisti'nin kalbine bir kama gibi inmiş olurken öte yandan toplamda üretilmiş 270.000 adet 164 ile Alfa Romeo tarihinin en başarılı modellerinden biri. Ancak bir çok Alfa Romeosever için Alfa 164, Alfa Romeo tarihinin en kara dönemlerinden biri anlamına geliyor; Çünkü Alfa 164, Fiat'ın önden çekişli platformu üzerine geliştirilmiş olan lüks bir sedan. Ancak toplamda bakılacak olursa, sahip olduğu özellikler ile Alfa Romeo'nun ürettiği modeller içerisinde kesinlikle en kötüsü değil.
İki yıl gecikme164, nihayet Eylül 1987 yılında gerçekleşen IAA'da tanıtılmıştı. Aslında Alfa, 164 ile iki gecikme yaşamıştı bile. Alfa 90'ın takipçisi olan modelin Saab 9000, Fiat Croma ve Lancia Thema'nın kullanmaya başladığı Tipo-4-Plattform üzerinde olacağı biliniyordu. Adı sayılan ve teknik anlamda birbirine oldukça yakın olan diğer modeller zaten iki yıldır piyasada idiler.
Tipo-4 üzerine Pininfarina tasarımıYani Alfa Cemiyeti, Alfa 90'da kullanılan Alfetta-Transaxle-Aks-Sistemi'nin yerine Fiat önden çekiş sisteminin kullanılacağını bilerek, iki yıl boyunca üstlerinde Demokles'in Kılıcı'nı sallanır vaziyette hissettiler. Ancak gelen ilk tepkiler, beklenenin aksine olumlu idi. Teknik anlamda saklı kalan bir çok benzerliği rağmen Alfa, en azında görünüş olarak diğer Tipo-4 modellerinden çok farklı idi. Fiat, Lancia ve Saab tasarımı Giugiaro'nun tasarım şirketi Italdesign'dan gelirken Alfa Romeo 164'un tasarımı Pininfarina Tasarım Stüdyosu'nun kaleminden çıkmıştı.
Başarılı tasarımSahip olduğu kama tasarımı ile Alfa 164, teknik anlamda aynı olsalar da aynı grupta yer aldığı kardeşleri ve Saab 9000'e göre çok dha dinamik ve modern bir izlenim bırakıyordu. Mit seinem schlichten keilförmigen Design wirkte der Alfa dynamischer und moderner als die technisch verwandten Konzernmodelle und der Saab 9000. Hem zarif hem de sportif bir tasarıma sahip olan karoserinin üst sınıf otomobillerde pek alışılmadık olan, 0,305 gibi harika bir rüzgar direnç katsayısı da vardı. İç mekana da el atan Pininfarina, burada soğukkanlı ancak geometrik şekiller kullanarak, Fiat'ın sert plastik malzeme kullanımı tercihine rağmen, önceki bir çok Alfa Romeo modeline göre klas bir hava yaratmayı başardı. Orta konsolda yer alan birbirinin benzeri düğmelerin şekli, burada tasarımın fonksiyonelle göre yeğlendiğinin kanıtı. Ezebere bir kullanım burada pek mümkün değildi aslında. Sonuç olarak Fiat çatısı altında geliştirilmesi tamamlanan ilk model olan 164'ün yarattığı ilk izlenim, genel anlamda çok olumlu idi.
Alfa 164'ün geliştirilmesi safhasındaki projenin kod adı Alberto idi. Bu isim Alfa Romeo (Al), Berlina (Ber, İtalyanca'da sedan anlamına geliyor) ve Torino (To, İtalyad'daki şehir ismi) kelimelerinin ilk hecelerinden geliyordu. Torino kelimesi aynı zamanda Fiat çatısı altında geliştirilen ilk yeni üretimi de simgelyordu. 1986 yılının sonunda Fiat, efsanevi Alfa Romeo'yu tamamı ile devletten satın almıştı. Alberto'nun iki modelin yerine geçmesi planlanmıştı. 1979 yılından beri üretilen Alfa 6 ile 1984 yılından beri programda olan Alfa 90'ın yerine. Her ikisinin de standart çekiş sistemi (arkadan itiş) vardı. Hatta Alfa 90, üretimi oldukça zahmetli (ve pahalı) olan Transaxle yapısına sahipti.
Tasarruf kelimesi listenin en tepesinde yer alıyorduMasrafların kısıtlanması kriteri en önemli konu idi. Bu sebeple Alfa Romeo Başkanı Vittorio Ghidella, standart çekiş sisteminden feragat etmek durumunda kaldı. O tarihe kadar Alfa Romeo'nun kompakt modelleri Aldasud ve 33'ün önden çekiş sistemi vardı. Bu sebeple Ghidella ortak paltform kullanımına karar vermişti. Günümüzde bu durum bir "olmazsa olmaz" iken, 80'lı yılların başında marka bazında bu tip ortak kullanımlar bilinen (veya tercih edilen) bir şey değildi. Fiat'in ve Saab'ın ortak platform geliştirme kararı, otomobil tarihinde böylece bir "yenilik" olarak karşımıza çıktı. Bu proje "Tipo 4" olarak aklandırılmıştı ve teknik anlamda Fiat Croma, Lancia Thema, Saab 9000 ve en nihayetinde Alfa Romeo 164 için teknik anlamda baz olarak kullanıldı.
Başlangıçta sadece Alfa motorları kullanıldıMotor konusunda Alfa Romeo kendi tasarımlarına güveniyordu. İki litre dört silindirli bir motor, Giulia ve Alfetta'da kullanılan efsanevi üstten çift egzantrikli motordan gelmekte idi. Ancak teknik anlamda silindir kapağı tasarımı yeni idi. 1960'lı yılların meşhur yarış otomobili olan Giulia Sprint GTA'da olduğu gibi en ideal yamayı sağlamak için iki adet buji (Twin Spark) kullanılmıştı. Tamamen alüminyumdan üretilmiş olan motor 109 kW (148 BG) veya katalizörlü hali ile 105 kW (143 BG) üretiyordu. Dört silindirli motora sahip olan Alfa Romeo 164'ler, jantlarındaki dört bijondan tanınıyordu, altı silindirlilerde beş bijon kullanılmıştı.
Çift egzantrikli Twin Sparkİki litrelik dört silindirli motor İtalyanlar için bir öncelik idi. Yine aynı şekilde iki litre hacminde olan ve Lancia'dan alınan başka bir motor ile yüksek vergi (Lüks Vergisi) gerektiren dilimden uzak kalınabilirken, turbo desteği sayesinde atmosferik olan yaklaşık 30 BG daha fazla alınabiliyordu. Bir süre sonra VM'den alınan ve 84 kW (114 BG) olan dört silindirli bir Turbodiesel de seçenekler arasına girmişti.
Arese V6'sıMotor ürün gamının en nadide parçası bir V6 silindirli idi. Bir çok Alfasever tarafında Arese V6'sı olarak tanımlanan 60 derecelik bir açıya sahip olan alüminyum motor, geliştirilmiş en yeni ürün idi. Enlemesine yerleştirilmiş olan V6 motorun kromaj altı adet emme manifoldu, onu görsel anlamda bir şaheser yapıyordu. Ses anlamında da tadından yenmeyen motor, başlangıçta 143 kW (192 BG) veya katalizatör ile 135 kW (184 BG) üretiyordu. Bu motor ile Alfa Romeo 164 3.0 V6 230 km/s'lik bir azami sürate erişebiliyordu. Tüm motorlar beş ileri vitese sahipti, bazı modelleri dört ileri otomatik vites ile sipariş etmek mümkündü. Ön aksta kullanılan pahalı McPherson süspansiyon bağlantıları ve arka aksta yer alan çoklu bağlantılar ile Alfa, önden çekişin getirdiği dezavantajları oldukça fazla azaltabilmişti. 80'li yılların sonlarında 164, önden çekişli otomobiller içerisinde sürüş anlamında en güvenilir araçlardan biri idi.
Daha yüksek üretim kalitesiAlfa Romeo'nun Fiat Grubu tarafından satın alınması özellikle üretim alanında kendini hemen belli ederken işçilik kalitesi de yükselmişti. Geleneksel yöntemlerle üretim yapan Alfa Romeo'nun Arese üretim tesisinde ilk kez robotlar kullanılmaya başlanmıştı. Galvaniz ve alt yapıda yer alan deliklerde yalıtım malzemesi kullanılması ile beraber, 164 öncesi tüm Alfa Romeo'lara göre pas koruması çok yüksek seviyede idi.
1991 yılında Alfa Romeo 164'te teknik anlamda iyileştirilmeye gidilirken Alfa Romeo içerisinde bu adıma „Maquilage 90" deniyordu. Bu geliştirme esnasında basın ve Alfaseverler tarafından tebeşir ile işaretlenmiş olan bazı eleştiri noktaları geliştirildi. Ön tekerlere tahrik veren aks kollarının açısını iyileştirmek için mesela motor, ön şaside biraz daha aşağıya yerleştirilmişti. Ayrıca direksiyon sistemi de elden geçirilerek biraz daha direkt olması sağlandı. Tüm bu değişiklikler, motorun ürettiği torkun direksiyonda daha az hissedilmesine yardımcı oldu. Buna karşı karoseride değişiklik yapılmamıştı.
2.0 Twin Spark ve 2.5 Turbodiesel'de değişiklik yapılmamıştı. Üç litrelik V6'nın artık performansı arttırılmış (kullanılan daha keskin açılı egzantrik ve daha yüksek sıkıştırma oranı ile) bir seçeneği daha vardı. Topmodel Alfa Romeo 164 3.0 V6 Quadrifoglio 147 kW (200 BG) ile azami olarak 237 km/s'e ulaşabilirken, eine Höchstgeschwindigkeit von 237 km/h und 100 km/s'e de 7,7 saniyede çıkabiliyordu. 1991 yılının ilkbaharında yeni bir turbo beslemeli benzinli motor, motor seçenekleri içerisinde en seviye olarak karşımıza çıkıyordu. İtalyan motorlu araçlar vergisine duyulan saygıdan ötürü bu motorun hacmi de iki litrede tutulmuştu. Ancak bu motorun özelliği, devirlenmeye çok istekli olan küçük bir V6 olması idi. Intercooler sayesinde bu motor 150 kW (204 BG) üretirken, 1992 sonbaharında katalizörlü olarak üretilen 148 kW (201 PS) seçeneği eklenmiş idi.
İkinci makyaj: 164 Super1993 yılı itibarı ile 164 için yeni bir karoseri seçeneği eklenmişti. Normal karoseri üretimine devam edilirken, Super adı altında yeni bir donanım seviyesi de eklenmişti. Ön ve arka tampon, marşpiyeller ile şimdi daha düz yapıda olan kapı altı giydirmeleri gövde ile aynı renkte idiler. Ayrıca iç mekan elektroniğinde de modernleşmeye gidilmişti.
Çift egzantriklinin (Alfa'nın "Doppelnocker" lakaplı DOHC motoru) sonuAlfa Romeo 164 Super iyice elden geçirilmiş motorlar ile sunuluyordu. Bu sebeple Super, görsel anlamda beğeni toplasa da önden çekişe geçiş ile Alfasevere yaşatılan travma sonrasında öldürücü hançer darbesi vurulmuş oluyordu. Giulia ve Alfetta'da kullanılan efsanevi dört silindirli çift egzantrikli motor, Fiat tarafından geliştirilen bir motor ile yer değiştirmişti. 2.0 Twin Spark'ın gücü 106 kW (144 BG) ile aynı kalmıştı. Buna karşın 2,5 litre Turbodiesel'de güç 92 kW (125 BG)'ye çıkmıştı. En büyük değişiklik, silindir başına dört supaplı bir üst kapağa sahip olan üç litre V6'da yaşanmış oldu. 155 kW (211 BG) ile 240 km/s'e ulaşılabiliyordu artık.
Dört supaplı V6İlk tanıtılan karoserisi ile üretilmeye devam eden Topversiyon'da daha da yüksek bir performans artışı yaşanmıştı. Aynı şekilde dört supaplı bir silindir kafasına kavuşan Alfa Romeo 164 3.0 V6 24V Quadrifoglio 171 kW (232 BG) üreterek 245 km/s'lik bir azami sürate çıkarak tüm zamanların en hızlı seri üretim Alfa Romeo'su olmuştu. Bu modeli ayıran özellik ön tampon altı, arka tampon altı ve marşpiyellerin yer daha gösteren daha büyük tasarımda olması idi. Vergi tasarruf sağlayan iki litre V6 turbo ile iki supaplı üç litre V6 sunulmaya devam ediyordu. Ancak V6'nin gaz tepkimeleri, 180 BG (132 kW)'ye düşen motor gücüne rağmen motor elektroniğinden yapılan iyileştirmeler neticesinde keskinleştirilmişti. Bunun yanında tüm modellerde büyük dikdörtgen farlar yerine Super'in elipsiod farları kullanılmaya başlanmıştı.
1993 yılının sonunda topmodel Alfa Romeo 164 3.0 V6 24V Quadrifoglio, dört çeker sistemine sahip bir model ile değiştirilmişti. Q4 isimli sistem, ön ve arka akslar arasında güç dağılımını değişken bir şekilde elektronik kontrollü bir visko aktarması ile yapmakta idi. Arka aksta yer alan torsen diferansiyel, iyi bir çekiş sağlamakta idi. Alfa Romeo 164 3.0 V6 24V Q4 aynı şekilde en güçlü motor seçeneği olan 171 kW (232 BG)'lik ile sunuluyorken altı ileri şanzımana sahip idi. Quadrifoglio'da olduğu gibi Q4 de elektronik ayarlı bir süspansiyona sahip idi.
Üçüncü makyaj1994 yılında Alfa Romeo 164 tekrardan elden geçirilmişti. Bu tarihten itibaren tüm modeller Super diye tabir edilen donanım seviyesine sahiptiler. Tüm 164'lerde artık havayastığına sahip direksiyon standart idi. Motor seçenekleri aynı kalırken henüz daha yeni yürürlüğe girmiş olan Euro2 normu nedeni ile tüm motorlarda buna uyum sağlayabilmek için motor elektroniği ve vites oranlarında değişikliğe gidilmiş idi. Bu sebeple en güçlü motor olan üç litre V6'nin gücü az da olsa kayıp ile 168 kW (228 BG)'ye düşmüş idi. Üretilen en son Alfa Romeo 164, 1997 yılının Haziran ayının sonunda Arese'deki banttan çıkmış idi. On yıllık üretim süreci içerisinde nerede ise 270.000 adet Alfa Romeo 164 üretildi. 164'ün takipçisi, Ekim 1998'de üretilmeye başlanan Alfa Romeo 166 idi.
1987 yılında tanıtılan Alfa 164, Fiat yönetimi altında geliştirilmesi tamamlanan ve önden çekişe sahip olan ilk büyük Alfa idi.
Tasarım Pininfarina'ya ait idi. Fonksiyonel kama biçimli tasarım sadece görsel anlamda başarılı değildi. Ulaşılan 0,305 cW değeri, 80'li yıllar için çok iyi idi.
Üretim kalitesi ile pas koruması, o güne kadar süre gelen Alfa şartları için inanılmaz derecede yüksekken, yine de sınıf standartlarının bir miktar arkasında kalıyordu.
1993 model yılı ile beraber 164 Super daha değerli bir tasarıma kavuşturuldu. Ancak bu tasarım Alfaseverler için bir Truva Atı'ndan başka bir değildi: Giulia ve Alfetta'da kullanılmış olan çok başarılı DOHC motor, yerini Fiat tarafından geliştirilen bir motora bırakmıştı.
1993 yılının 164 Super ön tasarımını elipsiod farlar belirliyordu.
En azından V6 motorlar Alfa'nın kendi tasarımı olarak kalmıştı.
164'in iç mekanı diğer tüm Alfa'lara göre daha iyi bir işçiliğe sahip iken ergonomik anlamda da hepsine göre daha iyi idi.
Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone 1989 yılında Procar serisini tekrar yaşatmak istiyordu. Formula 1 sürücülerinin yarış öncesinde misafir sürücülere karşı yarışmalarını istiyordu. Daha önce aynısı BMW M1 ile yapılmştı. Ecclestone Brabham ile beraber Alfa 164 silüetine sahip bir yarış aracı prototipi üretilmesini sağlamıştı.
Plastikten üretilen ProCar-164'ün hafif dış giysisi altında 1988 yılının Formula 1 teknolojisi yer alıyordu. Alfa Romeo tarafından Formula 1 için üretilen 3,5 litrelik V10 atmosferik motor 620 BG üretiyordu. Ne yazık ki ProCar Projesi yetersiz sponsorlar nedeni ile hayata geçirilememişti.
Saab 9000 1985 yılında tanıtılmıştı ve Alfa 164 gibi "Tipo 4" platformu üzerinde geliştirilmişti. Bu platform Fiat'ın Saab ile beraber geliştirdiği bir proje idi. Tasarım Giugiaro'nun tasarım şirketi Italdesign tarafından geliyordu.
Fiat Croma da 1985 yılında tanıtılmıştı. Bunun da aynı Saab gibi arka cam ile beraber açılabilen bir bagaj kapağı varken, Tipo-4'ün ucuz seçeneği ile.
Büyük bagaj kapağının alltında Fiat Croma oldukça geniş bir alan sunuyordu. Croma aynı zamanda direkt enjeksiyonlu bir dizel ile sunulan ilk otomobildi. Ancak Croma ne yazık ki iyi olmayan çarpışma güvenliği nedeni ile anılarda kötü yer alıyordu.
1992 yılında geçirdiği son makyaj, Croma daha değerli ve güvenli kılıyordu.
Thema, Lancia'nın Tipo-4-Platform yorumu idi. O da 1985 yılında tanıtılmıştı.
Ferrari 308 GTB'den alınan 90 derece açılı V8 motoru ile Thema 8.32, Tipo-4 üzerinde geliştirilen en egzotik, en pahalı ve belki de teknik anlamda en hassas (bozulmaya müsait) seçenek idi.
Alfa 164'ün halefi olan Alfa 166 1998 yılında tanıtılmıştı. Alfa 164'e karşın tam bir fiyasko idi. Dokuz yıllık üretim süresinde yaklaşık 95.000 adet üretilmişti. Alfa 164 on yıllık süre içerisinde 273.000 (270.000) adete yaklaşmıştı.
166'nın tasarımı kutuplaşmaya neden oluyordu. Bir kısım için tasarım anlamında bir Maserati Quattroporte kadar seçkin iken bir kısım için (ne yazık ki çoğunluk bir görüşte olsa gerek) çok çirkin idi.
166'nın iç mekanı (burada 2003 öncesi bir versiyon) 164'e göre daha ergonomik ve daha iyi bir işçiliğe sahip idi.
2003 yılında geçirdiği makyaj sonrasında ön tasarımının kendine has karakteri gitmişti. Bu şekilde biraz daha güncel modellere benzemesi amaçlanmış olsa da daha kötü satış rakamlarına ulaştı.
2003-2007 arasında üretilen son 166 serisinin içi. Sadece ayrıntılarda değişiklik yapılırken işçilik kalitesi daha da yükseliltilmişti. Ancak özellikle Alman rakiplerine karşı işçilik kalitesi farkı hissedilir derecede yüksek idi.
1979 yılında Alfa 6, büyük Alfa (İtalyancada Alfone) tanıtılmıştı. Pek güzel sayılmamasının yanında küçük kardeşi Alfetta gibi Transaxle sistemine sahip değil idi. Ancak Alfa 6 mücevherini kaputunun altında taşıyordu. Arese V6'sı bu model için geliştirilmişti. Başlangıçta çift Dell`Orto karbüratör ve 135 BG ile.
1983 yılında Alfone ikinci jenerasyon Alfetta'ya benzetilmişti. Bertone'nin gerçekleştirdiği makyaj yine de onu güzelleştirmeye yetmemişti.
Özellikle arka bagaj tasarımı ve C sütünlarında yer alan ve B harfini (Bertone'nin B'si) çağrıştırması amaçlanan tasarım öğesi, herkesin zevkine hitap etmiyordu. Alfa 6 İtalya'da tipik devlet erkanı aracı olarak hizmet etmekte idi.