Alfa Romeo Stelvio - Alfa Romeo'nun İlk SUV Modeli

[guven]

sonunda alfa konsol yapmayı başarmış mükemmel bir konsol vites topuzuna kadar harika tasarım dış görünüşteki marjinallik zaten konuşulmaması gereken konu Türkiye'de iş yapmaz ama zaten istediğimizde o. Reklamın başında da belirttiği gibi Stelvio'nun beyaz VW olmasını hiç bir alfacı istemez   

[Serhat59]

..



21' Jantlar

Abi breraya 21" jantlar sürter mi acaba?

HTC One cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[ealprsln]

 

[depeche101]

[depeche101]

http://www.youtube.com/watch?v=mvX2AgZH3KE

[depeche101]

http://www.youtube.com/watch?v=HnpvDYfs5XE

[depeche101]

[OğuzCanAlantor]

Motor seçenekleri büyük ihtimalle Giulia ile aynı olur.

[depeche101]

Motor seçenekleri büyük ihtimalle Giulia ile aynı olur.

Şu an için sadece benzinli iki motor seçeneği açıklandı .

Quadrifoglio 2.9 V6 505HP
ve 2000cc  280 HP.

[Aşmış]

Giulia başlığında da anlatmıştım uzun uzun. Şu anda hayran olduğunuz bu araba Alfa Romeo'nun Giulia ile yazılan ölüm fermanının altına imzanın atılmış halidir. Burada çok güzel bir araba var fakat Alfa Romeo neredeyse yok. Önünde üçgen hava ızgarası olan vahşi görünümlü güzel her araba Alfa Romeo olabilir mi sizce? Bence olabileceğini düşünüyor sitenin büyük bir kısmı fakat yanılıyor.
Yerli araba diye bir arabanın üzerinde oynayıp çıkarılmasına sevinmekle aynı buluyorum ben bu coşkuyu üzgünüm. İçime sinmiyor bu.
Burada günümüz arabalarının Alfa Romeo'laştırılmış halini görüyoruz. Her detayı bi başka arabayla benzeşen ama ustalıkla harmanlanan bir araba. İçine tarihinden benzeşen minik detaylar katılıp fan'larının gönlünü alırken yeni kullanıcıları da "çok güzel araba" dedirtip artık biz de Alman'lar gibi araba üretebiliyoruz güveni aşılayıp büyümek. Alfa Romeo bunu yaparak dediğim gibi ölüm fermanını veriyor. Bu çoğu için bir diriliş gibi görünse de ortada dirilen tek şey içi boş bir isim ve o ismin geçmişteki ününü, tarihini, anlayışını sömüren, cepleri para ile dolmaya başlayan bir kaç yönetici.
Alfa Romeo bu yeni yolculuğa sağlam bir alt yapıyla çıkıp harika bir hareket yaparken tasarım anlamında tam bir çöküş yaşıyor. Bugün yapıyor gibi göründüğü şeyi bunda 12 yıl önce Infiniti FX ile yapmıştı, hatta 2010 yılında, bundan tam 6 yıl önce Stelvio kadar güzelini yapmış bulunuyor, açınız bakınız.
Mazda X3'ten biraz daha güzel bir araba bu arkadaşlar, o kadar, daha fazlası değil. Daha fazlası olmalıydı, olmazsa bir Alfa değildir benim için. Ama daha fazlası da şu şu dediğiniz şeyleri içine koyunca fiyatı 2-3 katına çıkıyor ve bunu her firma yapabiliyor.
Nissan'ın Juke gibi bir arabayı üretip peynir ekmek gibi satabildiği bir dünyada da kimse "tasarım artık çok zor, ama rakipleri çok, ama yaya güvenliği, ama vs." demesin bence. "On numara beş yıldız" popülasyonunda çıkıp tekrar düşünülmesi gerekiyor bu gidişin.
He evet bu arada yeni araba alacak olursam yine Alfa bakarım, hatta bu iki arabaya da bakarım, muhtemelen alırım ama bu sefer daha iyi bir alternatif olursa hiç düşünmeden ona yönelebilirim. Yani Mazda X3 yarı fiyatına bana bir güzellik sunuyorsa içinden ruhu alınmış bir Alfa'ya tercih edebilirim.
Hem sağlam hem daha özgün, daha Alfa Romeo özünde bir araba üretmediği sürece istediği kadar çok satıp dünyanın en iyi araba markası olsun umurumda değil. Ben Alfa'yı bunun için sevmiyorum ve böyle bir beklentim yok, bu beklenti yüzünden zaten dünyanın çivisi çıktıkça çıkıyor.
Alfa Romeo sanatın vanasını kısıp mühendisliğin vanasını açarak büyümek adına sıradanlaşmayı göze alıyor.
Alfa bu yola bu şekilde girerek beni üzüyor. 

Burada çok güzel bir araba var fakat berbat bir Alfa Romeo var.

[suqunet]

Efsane y


Sent from my iPhone using Tapatalk

[alihsans]

Reklamı enfes. 
 

[agucba]

Giulia başlığında da uzun uzun yazmıştım. Alfa Romeo'nun Giulia ile geçmişe nasıl vurgu yaptığını, 75'ten başlayarak hangi tasarım unsurlarını kullandığını, hatta markanın özüne döndüğünü yazmıştım. Alfa Romeo, Giulia ile gerçekten çok güzel bir otomobil yaptı ve başka markaların yarım bıraktığı tasarım güzelliğini tek bir modelde toplamayı başardı. Alfa Romeo, Giulia ile hayata yeniden dönmüş, Stelvio ile bunu tasdiklemiştir. Giulia'da olduğu gibi Stelvio da buram buram Alfa Romeo kokuyor ve geçmiş ile bugün ve geleceği bir arada kullanmasını çok iyi başarmışlar. Mesela Alfa Romeo'nun geçmişine bakılacak olursa, en son ve gerçek Alfa Romeo denilen 75'te, markanın tanınmasının tasdiki olan scudetto, iki farın arasına öylesine yerleştirilmiş ve nerede ise gizlenmişken Alfa Romeo, orta sınıfta 156, sonra 159 ve en sonunda da Giulia'da scudettoyu "İşte ben bir Alfa Romeo"yum ve bunu herkesin görmesini istiyorum" diyecek kadar kendinden emin bir şekilde kullanmıştır. Scudetto'yu çıkartırsanız o tasarımsal bütünlük kaybolur, başka bir markaya eklemeye çalışırsanız onun ucube gibi görünmesini sağlarsınız.
Günümüzde artık ve nerede ise her gün yeni bir model piyasaya çıkıyorken, bir sınıfta nerede ise her beğeni için farklı tasarımlar yapılmaya başlanmışken, Alfa Romeo'nun kendi genlerine sahip çıkarak, hatta ve muhtemelen İtalyan Maserati'yi kendine örnek alarak orta sınıfta, tüm dünyanın beğeni ile bakmasını gerektirecek iki tasarımla ortaya çıkması, takdir edilecek bir durumdur. Alfa Romeo hayranı olan birisi, bir Alfa Romeo'yu sırf seviyor diye onda olabilecek kalite kusurlarını görmezden geleceği zamanlar çoktan geçti. Eskiden bir Alfasud, bir Giulietta, bir 75, 155, GTV ve belki 145'i, markası sırf Alfa Romeo diye bağrına taş basarak onun kalitesiz işçiliği, tedirgin eden teknolojisi ile seven kitle artık yok. Bunlar, 40, 50, 60'lı yıllarda doğmuş, ya hayatının son demlerini yaşayan yada artık aramızda olmayan Alfa Romeo hayran kitlesi insanlar(dı). Günümüzde bizler gibi olanlar da markanın gelecek planları için yetersizler. Eskilerden kalmadığı için Alfa Romeo, güzel tasarımlar yapsa da teknik anlamda yetersiz kaldığından başka markaların bir modelinin bir ayda ulaştığı satış rakamını sadece bir yılda yakalayabilecek duruma kadar geriledi. Günümüz insanları artık şımartılmak peşinde. Günümüz insanları kalite peşinde. Günümüz insanı kendisini şımartacak kalitenin peşinde ve böyle olsa da, premium denen markalar bunu yapsa da Alfa Romeo, Giulia ile yine de o teknolojik şımarıklıkları kullanmayı reddetmesine rağmen, gelen eleştiri ve taleplerden sonra kısa zaman içerisinde bunları ürün gamına ekleyeceğini belirtti. Buna mecbur bırakıldı. Evet, bu durum bir sabun köpüğü etkisi yaratsa da Alfa Romeo'nun hiç bir tasarımı (Daphne ve ARNA hariç), sabun köpüğü gibi gelip geçici olmamıştır. 1995 model bir Golf ile 1995 model bir 145'i yanyana getirmeniz durumunda, nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Günümüzde kalite artık Almanların tekelinden çıkmış ve piyasada nerede ise her markada temel unsur haline gelmiştir. "Hayır, ben güzel araba yapacağım, kalite umrumda değil" diyemezsiniz, derseniz, asıl o zaman ölüm fermanını imzalamış olursunuz. Alfa Romeo'nun, günümüzde ve gelecekte var olabilmesi için gereken şartları yerine getirmesi gerekmektedir. Düne kadar gereklilikleri yerine getirmediği için uçurumun kenarına gelmiş hatta uçurumdan uçmuştur, ancak son anda parmaklarının ucu ile yakalanmıştır. 156, 147, 159 çok güzel otomobiller olabilirler ama daha maça başladıkları zaman bile eksiklikleri nedeni ile 2-0, hatta 3-0 hükmen mağlup başlıyorlardı. Örnek mi? Dizel olmasına rağmen otomatik 159, şehiriçinde 10 litre tüketirke, otomatik ve dizel Giulia "test" ortalamasında 6 litre tüketiyor.
40'lı yılların 3-2-5 sistemi ile mücadele edilen futbol oyununun İtalyan "Catenaccio" ile harmanlanarak artık iş yapmayacağı görüldü. "Catenaccio" "Total Futbol" karşısında yenik düştü. Artık modern zamanların sistemleri, teknoloji ile, bilim ile desteklenmiş bir hal aldı. Eskiden savaşmak vardı. Sonuca ulaşmak için savaşırdınız ama kazanamadığınız olurdu, çünkü sizi başkalarından ayıracak olan "tını" yoktu. Eskiden kazanırdınz. Elinizde sizi başkalarına üstü kılan "tını" vardı ama karşınızda savaşan olduğunda, yeteneğiniz olsa da savaşacak gücünüz olmuyordu. Böyle bir durum karşısında, yani "Savaşmak mı kazanmak mı? sorusu karşısında Alfa Romeo'nun cevabı da, aynı futbolda olduğu gibi "Savaşarak kazanmak" oldu. Bu bir şekilde elindeki tasarımsal yeteneği başkaları gibi savaşarak gösterme durumu diyebiliriz. Yani Alfa Romeo, Giulia ile dersini çok iyi çalışmış.
En kemikleşmiş Alfa Romeo hayranı bile artık Giulietta'nın günümüze göre geri kalmış olan eğlence sistemi eksikliklerini eleştiriyor ise, onun sınıfının en iyi yol tutan otomobil olmuş olması, çarpışma testinden en yüksek puanı almış olması, arka stoplarının şeklinin farklı olmuş olması onu kurtarmıyor. Yol tutuşu ancak belli bir yerde denersiniz veya denemek durumunda kalırsınız, çarpışma testinin sonucunu ise hiç bir zaman kendiniz denemek istemezsiniz, arka stoplarını sadece bagaja bir şey koyarken ve onu yıkarken görebilirsiniz ama multi medya sistemi ile ona bindiğiniz anda haşır neşir olursunuz. Bir ev yaparken veya tasarlarken, sırf eski ruhu yaşatabilmek için onu sadece ahşaptan, latalardan, takozlardan imal edemezsiniz. Onu günün gerektiği şartlar ile dikmek zorundasınız. Temelini sağlam yaptıktan sonra isterseniz geçmişin esintilerini üstünde yaşatabilirsiniz, bunu ne denli yaptığınız elinizde tasarımsal gücünüze bağlı. Sırf modernleşmemek adına, evde, "Ben kablolu TV, uydu yayınları için hat çekmeyeceğim, isteyen olursa kabloları dışarında çeksin" diyemezsiniz , "Klima altyapısı yapmayacağım" diyemezsiniz, "Ses yalıtımı yapmayacağım, insanlar birbirlerinin horlamasını duysa ne olur" diyemezsiniz. Bunu diyerek bir tasarım yaparsanız, bir daha kimse size gelmez.
Alfa Romeo en son 1993 yılında Amerika'da yer almış olsa da bugün Stelvio diye bir model tanıttığında hala daha insanlar birbirini çiğnercesine ona hayran hayran bakıyorsa, bu geçmişten gelen efsanenin 8C, 4C ve son olarak Giulia ile hala daha yaşatıldığından kaynaklanmakta. Uzakdoğulu hiç bir marka, isterse Alfa Romeo'dan on kat daha güzel bir tasarım yapsın, bu etkiyi veremez. Alfa Romeo'yu Masujirō Hashimoto'nun tasarladığı bir ucube ile karşılaştırmak aslında çok yoz bir düşünce ve gerçekçi değil.
Ne yazık ki ve kulağa bazen hoş gelmese de insanların güvenliği ve sağlığı için, gelecek için, dünya düzeninin belirlemiş olduğu şartlara uyum sağlamanız gerekiyor. Eğer öyle olmasa idi, çok güzel bir sese sahip olan, ortalığı buram buram benzin kokutan, ayarlanması için bazen 3 gün zaman harcadığınız karbüratörlü araçlar olmaya devam ederdi. Bunlar güzel şeyler ama güzel şeylerden öte, daha değerli olan insandır, onun içindir zaten tüm çabalar. Dünya'da kemikleşmiş Alfa Romeo hayranı artık bir düzeni kadar kalmışken, Alfa Romeo'nun yaşamasını sağlayıp son nefesine kadar çaba sarf eden Giulietta, kemikleşmiş Alfa Romeo hayranı olmayan insanların onu satın alması ile markaya gerekli gücü verebilmiştir. Ben, piyasada çok daha iyi veya daha albenili marka ve modeller varken, eksikliklerine rağmen Giulietta aldım. Ama ben ve benim gibilerin çabaları yetmez. Alfa Romeo'nun, ona hayran olmayan ve duyguları yerine "mantığı" ile hareket eden insanlara ihtiyacı var ve bunlar azımsanamayacak kadar çok.
Evet, dünyanın çivisi çıkmış durumda ve ne yazık ki bu düzene ister seve seve, ister dövüle dövüle ayak uydurmanız gerekiyor. Başka çareniz yok. Alfa Romeo da bu şekilde yapmak zorunda. Eğer bunu yapmamış olsa da idi, kepenkleri kapatmış olurdu, biz de burada Giulia'yı, Stelvio'yu tartışmaz, 159 için kırılan ve kronik olan arka cam mekanizmansını nereden ve kimden bulabileceğimizi birbirimize sorar dururduk.

[tughan]

Adminim eline sağlık, tamamiyle aynı duyguları paylaşıyorum. 

[Jaaaa!]

Çok iyi 

[bado]

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[hi_cazz]

Giulia başlığında da uzun uzun yazmıştım. Alfa Romeo'nun Giulia ile geçmişe nasıl vurgu yaptığını, 75'ten başlayarak hangi tasarım unsurlarını kullandığını, hatta markanın özüne döndüğünü yazmıştım. Alfa Romeo, Giulia ile gerçekten çok güzel bir otomobil yaptı ve başka markaların yarım bıraktığı tasarım güzelliğini tek bir modelde toplamayı başardı. Alfa Romeo, Giulia ile hayata yeniden dönmüş, Stelvio ile bunu tasdiklemiştir. Giulia'da olduğu gibi Stelvio da buram buram Alfa Romeo kokuyor ve geçmiş ile bugün ve geleceği bir arada kullanmasını çok iyi başarmışlar. Mesela Alfa Romeo'nun geçmişine bakılacak olursa, en son ve gerçek Alfa Romeo denilen 75'te, markanın tanınmasının tasdiki olan scudetto, iki farın arasına öylesine yerleştirilmiş ve nerede ise gizlenmişken Alfa Romeo, orta sınıfta 156, sonra 159 ve en sonunda da Giulia'da scudettoyu "İşte ben bir Alfa Romeo"yum ve bunu herkesin görmesini istiyorum" diyecek kadar kendinden emin bir şekilde kullanmıştır. Scudetto'yu çıkartırsanız o tasarımsal bütünlük kaybolur, başka bir markaya eklemeye çalışırsanız onun ucube gibi görünmesini sağlarsınız.
Günümüzde artık ve nerede ise her gün yeni bir model piyasaya çıkıyorken, bir sınıfta nerede ise her beğeni için farklı tasarımlar yapılmaya başlanmışken, Alfa Romeo'nun kendi genlerine sahip çıkarak, hatta ve muhtemelen İtalyan Maserati'yi kendine örnek alarak orta sınıfta, tüm dünyanın beğeni ile bakmasını gerektirecek iki tasarımla ortaya çıkması, takdir edilecek bir durumdur. Alfa Romeo hayranı olan birisi, bir Alfa Romeo'yu sırf seviyor diye onda olabilecek kalite kusurlarını görmezden geleceği zamanlar çoktan geçti. Eskiden bir Alfasud, bir Giulietta, bir 75, 155, GTV ve belki 145'i, markası sırf Alfa Romeo diye bağrına taş basarak onun kalitesiz işçiliği, tedirgin eden teknolojisi ile seven kitle artık yok. Bunlar, 40, 50, 60'lı yıllarda doğmuş, ya hayatının son demlerini yaşayan yada artık aramızda olmayan Alfa Romeo hayran kitlesi insanlar(dı). Günümüzde bizler gibi olanlar da markanın gelecek planları için yetersizler. Eskilerden kalmadığı için Alfa Romeo, güzel tasarımlar yapsa da teknik anlamda yetersiz kaldığından başka markaların bir modelinin bir ayda ulaştığı satış rakamını sadece bir yılda yakalayabilecek duruma kadar geriledi. Günümüz insanları artık şımartılmak peşinde. Günümüz insanları kalite peşinde. Günümüz insanı kendisini şımartacak kalitenin peşinde ve böyle olsa da, premium denen markalar bunu yapsa da Alfa Romeo, Giulia ile yine de o teknolojik şımarıklıkları kullanmayı reddetmesine rağmen, gelen eleştiri ve taleplerden sonra kısa zaman içerisinde bunları ürün gamına ekleyeceğini belirtti. Buna mecbur bırakıldı. Evet, bu durum bir sabun köpüğü etkisi yaratsa da Alfa Romeo'nun hiç bir tasarımı (Daphne ve ARNA hariç), sabun köpüğü gibi gelip geçici olmamıştır. 1995 model bir Golf ile 1995 model bir 145'i yanyana getirmeniz durumunda, nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Günümüzde kalite artık Almanların tekelinden çıkmış ve piyasada nerede ise her markada temel unsur haline gelmiştir. "Hayır, ben güzel araba yapacağım, kalite umrumda değil" diyemezsiniz, derseniz, asıl o zaman ölüm fermanını imzalamış olursunuz. Alfa Romeo'nun, günümüzde ve gelecekte var olabilmesi için gereken şartları yerine getirmesi gerekmektedir. Düne kadar gereklilikleri yerine getirmediği için uçurumun kenarına gelmiş hatta uçurumdan uçmuştur, ancak son anda parmaklarının ucu ile yakalanmıştır. 156, 147, 159 çok güzel otomobiller olabilirler ama daha maça başladıkları zaman bile eksiklikleri nedeni ile 2-0, hatta 3-0 hükmen mağlup başlıyorlardı. Örnek mi? Dizel olmasına rağmen otomatik 159, şehiriçinde 10 litre tüketirke, otomatik ve dizel Giulia "test" ortalamasında 6 litre tüketiyor.
40'lı yılların 3-2-5 sistemi ile mücadele edilen futbol oyununun İtalyan "Catenaccio" ile harmanlanarak artık iş yapmayacağı görüldü. "Catenaccio" "Total Futbol" karşısında yenik düştü. Artık modern zamanların sistemleri, teknoloji ile, bilim ile desteklenmiş bir hal aldı. Eskiden savaşmak vardı. Sonuca ulaşmak için savaşırdınız ama kazanamadığınız olurdu, çünkü sizi başkalarından ayıracak olan "tını" yoktu. Eskiden kazanırdınz. Elinizde sizi başkalarına üstü kılan "tını" vardı ama karşınızda savaşan olduğunda, yeteneğiniz olsa da savaşacak gücünüz olmuyordu. Böyle bir durum karşısında, yani "Savaşmak mı kazanmak mı? sorusu karşısında Alfa Romeo'nun cevabı da, aynı futbolda olduğu gibi "Savaşarak kazanmak" oldu. Bu bir şekilde elindeki tasarımsal yeteneği başkaları gibi savaşarak gösterme durumu diyebiliriz. Yani Alfa Romeo, Giulia ile dersini çok iyi çalışmış.
En kemikleşmiş Alfa Romeo hayranı bile artık Giulietta'nın günümüze göre geri kalmış olan eğlence sistemi eksikliklerini eleştiriyor ise, onun sınıfının en iyi yol tutan otomobil olmuş olması, çarpışma testinden en yüksek puanı almış olması, arka stoplarının şeklinin farklı olmuş olması onu kurtarmıyor. Yol tutuşu ancak belli bir yerde denersiniz veya denemek durumunda kalırsınız, çarpışma testinin sonucunu ise hiç bir zaman kendiniz denemek istemezsiniz, arka stoplarını sadece bagaja bir şey koyarken ve onu yıkarken görebilirsiniz ama multi medya sistemi ile ona bindiğiniz anda haşır neşir olursunuz. Bir ev yaparken veya tasarlarken, sırf eski ruhu yaşatabilmek için onu sadece ahşaptan, latalardan, takozlardan imal edemezsiniz. Onu günün gerektiği şartlar ile dikmek zorundasınız. Temelini sağlam yaptıktan sonra isterseniz geçmişin esintilerini üstünde yaşatabilirsiniz, bunu ne denli yaptığınız elinizde tasarımsal gücünüze bağlı. Sırf modernleşmemek adına, evde, "Ben kablolu TV, uydu yayınları için hat çekmeyeceğim, isteyen olursa kabloları dışarında çeksin" diyemezsiniz , "Klima altyapısı yapmayacağım" diyemezsiniz, "Ses yalıtımı yapmayacağım, insanlar birbirlerinin horlamasını duysa ne olur" diyemezsiniz. Bunu diyerek bir tasarım yaparsanız, bir daha kimse size gelmez.
Alfa Romeo en son 1993 yılında Amerika'da yer almış olsa da bugün Stelvio diye bir model tanıttığında hala daha insanlar birbirini çiğnercesine ona hayran hayran bakıyorsa, bu geçmişten gelen efsanenin 8C, 4C ve son olarak Giulia ile hala daha yaşatıldığından kaynaklanmakta. Uzakdoğulu hiç bir marka, isterse Alfa Romeo'dan on kat daha güzel bir tasarım yapsın, bu etkiyi veremez. Alfa Romeo'yu Masujirō Hashimoto'nun tasarladığı bir ucube ile karşılaştırmak aslında çok yoz bir düşünce ve gerçekçi değil.
Ne yazık ki ve kulağa bazen hoş gelmese de insanların güvenliği ve sağlığı için, gelecek için, dünya düzeninin belirlemiş olduğu şartlara uyum sağlamanız gerekiyor. Eğer öyle olmasa idi, çok güzel bir sese sahip olan, ortalığı buram buram benzin kokutan, ayarlanması için bazen 3 gün zaman harcadığınız karbüratörlü araçlar olmaya devam ederdi. Bunlar güzel şeyler ama güzel şeylerden öte, daha değerli olan insandır, onun içindir zaten tüm çabalar. Dünya'da kemikleşmiş Alfa Romeo hayranı artık bir düzeni kadar kalmışken, Alfa Romeo'nun yaşamasını sağlayıp son nefesine kadar çaba sarf eden Giulietta, kemikleşmiş Alfa Romeo hayranı olmayan insanların onu satın alması ile markaya gerekli gücü verebilmiştir. Ben, piyasada çok daha iyi veya daha albenili marka ve modeller varken, eksikliklerine rağmen Giulietta aldım. Ama ben ve benim gibilerin çabaları yetmez. Alfa Romeo'nun, ona hayran olmayan ve duyguları yerine "mantığı" ile hareket eden insanlara ihtiyacı var ve bunlar azımsanamayacak kadar çok.
Evet, dünyanın çivisi çıkmış durumda ve ne yazık ki bu düzene ister seve seve, ister dövüle dövüle ayak uydurmanız gerekiyor. Başka çareniz yok. Alfa Romeo da bu şekilde yapmak zorunda. Eğer bunu yapmamış olsa da idi, kepenkleri kapatmış olurdu, biz de burada Giulia'yı, Stelvio'yu tartışmaz, 159 için kırılan ve kronik olan arka cam mekanizmansını nereden ve kimden bulabileceğimizi birbirimize sorar dururduk.

Kesinlikle sonuna kadar katılıyorum. Doğru olanı dibine kadar kendi kimliğiyle yapmış bir Alfa Romeo var şu anda.

Not: şu siteye bir beğen butonu ekleseydinizde bu kadar uzun yazıyı beğendiğimi ve desteklediğimi belirtmek için alıntı yapıp mesaj kirliliği yapmasaydım çok güzel olacaktı.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[Sportivo]

Genel olarak beğendim , sınıfı için güzel bir seçenek, sadece şu lansman rengi  oturmamış .Fakat ülkemizde bu ötv ve kur düzeni ile erişilebilirliği sıkıntılı olacak.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[ArinFırat]

Giulia' nın bile 200 bin TL civarı olacağı göz önüne alınırsa eğer Stelvio 250-300 bin TL den aşağı olmaz..şahsım adına konuşacam ama "züğürt olarak çenem çok yorulacak"

SM-N915F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[ar.159]

Alfa sahiplerinin değil Alfa severlerin bulunduğu bir forumda bence Alfa eleştirilebilir sonuçta kol kırılır yen içinde kalır ama savunulmaya bence ihtiyacı yok
Diğer taraftan uzun yazı baştan sona çok güzeldi emek kokuyordu bugün yazacağı sayfa için binlerce TL alan bir otomobil dergisi yazarından dahi daha fazla emek ve kalite ve akıcılık içeriyor ancak çelişkilerde yok değil
Mesela 159 un 10 lt yakması gulianın 6 yakması gibi sonuçta 159 dediğimiz 2005 yılının teklonojisi ve zamanında 10 lt hiç de kötü bir rakam değil sınıfındaki benzer araçlarda zaten aynı değerlere sahipti kaldı ki bahsedilen tasarım kimse gulianın motoru olmamış demedi bugün 159 un üretimi devam etse alfada üzerine düşeni yapsa piyasada 5-6 lt ye dolaşan 159 lar olabilirdi yine aynı şekilde kalite ve teklonojinin eksik olması bugün bunlarım eklenmesi ile eleştirilen tasarım arasındaki bağı açıkcası anlamış değilim
Fazrzedelim ki 159 üretime devam ediyor alt takım iyileştirildi 100 kg hafifledi kokpit yenilendi teklonojik oyuncaklar eklendi ve nihayetinde 180 bg veren ama 6/7 lt yakan bir dizel motor ile yeni nesil şanzıman takıldı bunlar yapıldı diye tasarımın bozulması mı gerekiyor orada ne anlatılıyor gerçekten anlamadım
Elbette hepimiz az yakan çok giden motorlar teklonojik oyuncaklar ve yüksek kalite hissi istiyoruz ama bunlar iyi bir tasarıma engel mi? Sanmıyorum!
Yine güvenlik kuralları tasarımı bozuyor şeklindeki söylemleri de anlayamıyorum bu kurallardan maserati muaf mı ki hala uzun ve heybetli kaputlar tasarlayabiliyor?
Bu arada belirtmeden edemeyeceğim elbette tasarım olarak hiç bir zaman alfaya yaklaşamayacak ama kodo tasarım felsefeli bir mazda yıda kaldırıp bir kenara atmak mümkün değil bence sınıfının en iyi tasarımlarımdan biri
Son olarak bir kez daha tekrarlamak gerekirse evet guiliada stelvio da sınıfının en iyi tasarımlarına sahip ikiside sürüş karekteri verdikleri hisle birer Alfa ama neden daha iyi olabilirdi deme hakkına sahip değiliz? Sonuçta 1-2 yıl değil 10 yıldır bekliyoruz yeniden diriliş diyoruz ve burası techturkey değil biz bize olduğumuz bir yer dışarıda deli gibi savunurken burda bence eleştiride de bulunabilmeliyiz.


Açıkcası giulia da 10 yıl sonra beklediğim tasarım buna yakın iddiada bir tasarımdı




Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[Tolga033]

Abi,şu Giulia Türkiye'ye gelsin artık ! Ne olacak hep birlikte görelim. Adamlar yurt dışında aldı,buluşmalara bile götürdü,TR'ye daha gelecek..

[salimulas]

Tasarim yada ne kadar Alfa Romeo olduklarini tartismiyorum.Bunun adi savaşmak ise, maglubiyet kesin gibi. C sinif otomobiller arasinda Giulietta tercihi yapmak ile D sinifta Giulia yada SUV ler arasinda Stelvio tercihi yapmak ayni sey degil. Bu iki modelin de islevsellik bakimindan, savasabilecek yeterlilikte oldugunu dusunmuyorum. Fiyat olarak rakiplerinden daha cazip degiller. Motor secenekleri bakimindan da oyle. Yurtdisinda motor hacmi sorun degil demeyin, fuarlarda Ford, "Bizim motorumuz cantada bile tasinabilir" diyerek tanitim yapiyor.
  Giulia ve Stelvio' yu tercih edecek olanlar, en azindan baslangicta yine bizler gibi mantigi beyninde degilde kalbinde olan insanlar olacaktir. Disaridan bakan insanlarin  "acaba bu sefer yapabildiler mi?" diyerek, bu araclari satin almak isteyeceklerini sanmiyorum. Marka artik yenilendi, Giuliettalar, Mitolar yollara cikti ama hala bunlarin sorunsuzlugundan bahsedemiyoruz. Modul,Direksiyon kutusu,kablo demeti v.s.
   Stelvio'nun fiyatlandirmasini bilmiyorum ama "Neden 4 serisi yerine Guilia almaliyim?"  Bu soruya cevap verirken, "Ruh" ve "His" gibi tanimlamalar yapmak ortaya komik goruntuler cikartacaktir.
 

[ealprsln]

Alfa Romeo otomobil tarihi boyunca hiçbir zaman rasyonel alıcıların  ilk tercihi olmadı, olmayacakta. Bu marka için bir takım açıklamalar gerekiyorsa içinde "duygusallık" olması kaçınılmaz !!  Şirket mottosu bu felsefe üzerine kurulmuş durumda " la meccanica delle emozioni " 

[Serhat59]

Yani şu duygusallık olayını şöyle açıklamak isterim, Giulia çıkana kadar C180, 3.20, A4 dikkatimi çekiyordu ama Giulia çıkınca hepsi görünmez oldu benim için. Keza yeni Giulietta için de öyle. En son makyajı görene kadar A180 1.16 da dikkatimi çekiyordu ama Giulietta' nın son halini görünce onlar da görünmez oldu yani öyle modeller olduğunu bile bir an için unuttum.

HTC One cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[Bar35]

Ben çok beğendim, çizgileri çok güzel.