Merhaba arkadaşlar,
Öncelikle bu formda yeniyim. Bu formu kullanarak sizlerden bir çok faydalı bilgi edindim, kuranın eline, katkı sunanların emeklerine sağlık. Ben de başka arkadaşlara faydalı olması için naçizane amatör ustalık maceramı paylaşmak istedim.
Öncelikle kendimi tanıtayım. 1980 İst. doğumluyum. Evliyim ve İstanbul da yaşıyorum. Elektronik tasarım uzmanı olarak özel sektörde çalışıyorum.
03/2016 tarihinde çocukluk hayalim olan kırmızı bir Alfa Romeo 156 1.6TS (2003 Model MK1) araç edindim. Aracımı çok seviyorum. Ben 3. sahibiyim ve hali ile biraz yaşlanmış ve yıpranmış bir araç. Ancak bir şarap nasıl yıllandıkça değer kazanıyorsa, bir araç da benim gözümde yıllandıkça değer kazanan bir objedir. Ama kimin elinde olduğu da önemli tabii ki.
Aracımda tüp yoktur ve içine piknik tüpü bile şimdiye kadar girmemiştir
Açıkçası beni bu konuda yadırgayabilirsiniz ancak ben spor otomobil kategorisine girebilecek her otomobilde tüp ve dizele karşıyım. Alfa Romeo da ise tüp ve dizele 2 kat karşıyım
Benim arabama girebilecek tek tüp, yangın söndürme tüpü olur ancak
Neyse,
Aracımı 105.000 de aldım ve kilometresi ile hiç oynanmamıştır. Şu an 146.000 de. Ben aracımı aldığımda 13 yaşındaydı ve o yaşına kadar 105.000 yapmıştı yani yıllık ortalaması 8.000Km civarıdır. Ben aldıktan sonra da yıllık ortalaması 27.000Km civarıdır. Hali ile 13 yıldır uyuyan yaşlı bir kısrağı uyandırmış olduk
Ve spora 13 yıl ara vermiş bir futbolcunun, 13 yıl sonra sahaya geri dönmesi gibi bir olayı yaşayınca istemeden ufak tefek sıkıntılar nüksetti
Öncelikle aracımı ilk aldığımda ciddi alt takım sorunları vardı. Aracımı konusunda uzman olan bir ustaya verdim. Alt takımlar, yağ kaçakları, frenler, diskler, triger kayışı, baskı balata seti, alt merkezi, yağı, suyu, balatası derken aklınıza gelebilecek her türlü ağar bakımları da dahil her bir incik boncuğuna kadar yaptırdım. Arabayı satın aldığımda verdiğim paranın beşte birini vererek arabayı toplattım ve binilebilecek hale getirttim. Ancak 1000Km sonra baskı balata ses yapmaya başladı, hoşuma gitmedi ve aynı ustaya yine yaptırdım ve baskı balata seti yine değişti. Ancak aynı ses bir 1000Km sonra yine gelince ve ustanın başka bir sebepten dolayı bana yalanından ötürü ustayı değiştirdim. Ve kendim komple alt merkez de dahil orijinal baskı balata seti alıp, başka bir ustaya değiştirttim. Üzerinden 3000Km geçti ve çok şükür baskıda en ufak sıkıntı yok, hala pamuk gibi ve kavraması harika. Ses meselesinde tık yok artık. Aracımı (trafiğe kapalı yolda test ettim, bu beyaz kısım polis abiler için
) test ettim ve 240Km olan kadranda 220Km azıcık geçtim ve 15 dakika 200Km üzeri kadım. Bir sıkıntı göremedim çok şükür
Ancak aracımda toplamda yaptığım masraf çılgın boyuttadır. Lastiklerine varıncaya kadar yeniledim. Gördüğüm ve gözüme batan her şeyi teker, teker hallettim. Hala aklımda olan yenileme planları var. Aracı aldığım fiyatın yarısı kadar bir masrafta bulundum. Ancak bu denli masraf ve ustalara git, gel derken insan şunu anlıyor.
Bir aracın en iyi doktoru ziyadesi ile onun ustası, kullananıdır.
Baktık ustaya vermek ile bitmiyor
biz de kendi işimizi amatör tarafından kendimiz halledelim dedik. Zaman, zaman araç tamir etmek için gereken şeyleri satın almaya başladım. Aracın koltuğuna daha önce kılıf almıştım. Ancak koltuk üzerinde bulunan airbag i kılıf kapatınca kılıfın uygun olmadığını satın aldıktan sonra anladım. Güvenliğe çok önem verdiğim için uygun kılıf baktım. Ancak fiyatı bana gereksiz pahalı geldi ve ben bunu kendim yaparım dedim. Sonra başladım koltukları sökmeye ve eşimle birlikte evde dikiş makinesi ile ölçüp biçerek kılıf diktik. Açıkçası çok da harika oldu diyebilirim. Kenarlarına lastik diktik ve eski kot pantolonların arka ceplerini kesip, koltuğa küçük ama işlevsel cepler eklenmesini sağladık kılıf sayesinde
Tamir maceram bu şekil başladı.
Bir gün Esenyurt ta bir bakkalın önüne park etmiştim. Sabah çıktığımda ön kaputun tam üzerinde sol dikizden, sağ dikize kadar büyük puntolar ile, taşla yazılmış Kürtçe bir yazı vardı. Çok sinirlendim ama elimde, hangi o... ç.... nun yaptığına dair bir delil yoktu. Akabinde bir zaman sonra aynı bakkalın önüne aracımı tekrardan koymam icap etti ve aynı yere yine park ettim. Sabah işe gitmek için aracıma bindim ve arabayı çalıştırıp gaza hafif dokunup ilerlemem ile birlikte bir çatırdı sesi gelmeye başladı. Hemen durup inip arabanın altına baktığımda gözüme inanamadım. Zira ben arabamı park ettikten sonra biri, sivri ve büyük bir kaya parçasını şoför kısmındaki ön tamponun içine doğru resmen tepiştirmiş ve oraya itinalı koymuştu. Akşam park ederken böyle bir taş olmadığına da emindim. Biri araç hasar alsın diye şekilli koymuştu çünkü o taşı. Ve tabi ki emeline de kavuşmuştu. Arabanın tamponunda bulunan sis farı ve kaşlık kırılmış. Sis farın tam arkasında olan (ismini çok sonra öğrendiğim) hava filtresine giren susturucu da kırılmıştı. Yapana söve, söve çıktım oradan. Gıybet yapmak istemiyorum ancak her iki olayın faalinin de bakkal olduğu kanısındayım nedense. Neyse olan oldu ve tamir edilecek hususlar çıkmıştı.
Aracın yaz bakımı için bir ustaya o kısmın tamiri için para vermiştim. Hatta ön tamponu sökmek gerekir, işçiliği biraz fazla demiş ve pazarlık bile yapmadan masrafı neyse vereceğimi belirtermiştim. Peşin parasını vermiştim. Aracı aldığımda, kırık kısım pek gözüken bir yerde olmadığı için bakamadım. Diğer şeyler yapılmıştı. Ancak sonra yapılmamış olduğunu fark ettim ve ustayı aradığımda, ben tam bilmiyorum kalfa ilgilendi, şöyleydi, böyleydi, getir bir bakalım. Kalfa atladı herhalde gibi kem küm etmeye başladı. Ayrıca parasını verdiğim halde değişmesi gereken polen filtresinin bile değiştirilmemiş olduğunu da içeriye gelen kokunun polen filtresinden kaynaklı olabileceğini araştırıp, filtrenin internetten nerede olduğunu bulup, bizzat kendim söküp bakınca değişmemiş de olduğunu anlamıştım.
Hem bir önceki yalan söyleyen usta olsun, hem de ikinci ustadan olsun memnun kalmadım ve kolları sıvadık.
Önce aracımı kriko ile kaldırıp, bulduğum parke taşlarının üzerine oturtturdum.
Akabinde polen filtresinden başladım. Üstteki resimdeki parça ön konsolda yolcu tarafında, torpidonun hemen altında bulunan keçeli muhafaza kapağını sökünce gözükmektedir. Bu parça 3 tane vida ile yerine sabittir. Uzun kollu lokma ve cırcır kol ile sökülüyor ve içerisinde 2 adet polen filtresi var. Ben söktüğümde taaaa benden önceki sahibinin taktırdığı, üzerinde böcekli ve tek parça olan uygun olmayan bir filtre çıktı. Bu tek parça filtrenin yerine ölçüsü tam gelmemiş, boşluk kalan kısımda toz ve toprak öbek halinde birikmişti. Bu kısmı temizleyip uygun filtreyi yerine takttım. Ancak filtrenin hava sirkülasyon giriş yönü var. Takarken giriş yönünün doğru olduğuna dikkat ediniz! Bu filtreyi 1,5 yılda 3 kez değiştirdim. Her seferinde de karbon bazlı olması için ekstra para veriyordum üstelik. Oysa üzerinden çıkan başka bir araç modeline ait ve karbon bazlı değil, karton bazlı idi. Eğer bir usta size 156 nın filtresini değiştirdik derse, ona yerini sorun ve tipini sorun derim. Kendi yalanını suratına yapıştırıverin inek heriflerin
Üstteki resimlerde de kırılan hava filtre susturucusu mevcut. Öncelikle bu hava filtre susturucu denilen, içinde keçe gibi bir malzeme olan plastik malzemeden imal, büyük davlumbaz gibi olan bu parçanın arıza yapabilecek hiçbir yanı yok. Arıza yapmadığı için açıkçası hiçbir parçacı da getirtmiyor zira talebi yok. O nedenle ben bunun sıfırını bulamadım ve çıkma olarak ikitellide bulabildim. Bu parçayı da tamponu tek taraftan sökünce de değiştirmesi çok kolay.
Üstteki resimde gözüktüğü üzere arabayı yukarı kaldırınca da şoför kısmındaki tekerin fren balatasına bağlı tek damarlı bir kablonun da kopuk olduğunu fark ettim. Fren balatasına giden bu kablo frenler bittiği zaman fren arıza lamba ve uyarılarını yakan sensore ait. Bunu da çok iyi bir şekilde lehimledim. Su ve tozdan korumak için soğuk silikon ile dolgusunu yaptım. En az eskisi kadar sağlam oldu.
Ve gelelim kırılan sis far kısmına. Öncelikle taş sis farın arkasına yerleştirildiği için, farda köşesindeki camda minicik bir kırılma dışında bir problem yoktu. Kırık olan kaşlığın yenisini zor bela 3. parçacıda buldum ve aldım. Ancak kaşlık tampona tam uyuyordu lakin far, kaşlığa direk takılamıyordu. Diğer fara baktım ve far ile kaşlık arasında başka bir plastik parça olduğunu fark ettim. Bu parça kırılıp kaybolmuştu ve başladığım işin ortasında yenisini bulmam güçtü.
Bende kaşlık ile farı aldım elime çıktım eve. Bilgisayarın başına geçtim ve far ile kaşlık arasına geçen bu plastik parçanın birebir, aynısı olmasa da daha sağlam olanını çizdim
Orijinali ince bir parça olan bu parçanın kalın ve sağlam olanını çizip, evde 3D yazıcı olduğu için yazıcı ile 4,5 saatte bastım
Elimde bulunan siyah renkli hammaddenin son kullanım tarihi geçtiği için, beyaz renkli hammadde ile bastım ama kaşlığın arkasında olduğu için gözüken bir parça değildir. Far yerine öyle güzel oturdu ki, öyle sağlam oldu ki, diğer kısma da mı bu şekil yapsam diye düşünmedim değil açıkçası
Veee gelelim su kabına. Uyuyan kısrağı koşturunca, su kabında pas ve kir oluşmaya başladı. Açıkçası size tavsiyem su kabında biriken kiri düzenli temizleyin. Ve su kabında yağ görmediğiniz müddetçe kabım paslı kirli diye çok da endişe etmeyin. Zira su kabının bir amacı da motor soğutma sistemindeki kir ve tortunun su kabında birikmesini sağlamaktır. Su kabını parçalarsanız, pisliğin içinde birikmesini sağlayacak özel bir kanal sistemi görürsünüz. O nedenle su kabında pisliğin birikmesi gayet normaldir. Ve kilometreye bağlı olarak pislik artar ve bunun sökülüp düzenli temiz tutulması gereklidir. Ek olarak ben su kabını sökünce, içinden çıkan suyu tekrar koymadan önce filtreliyorum. Böylelikle suyu da temizlemiş oluyorum. Ve bu kabın sökülüp temizlenmesi için de ustaya para vermiştim. Ancak usta söktük temizledik, lakin çıkmadı demişti. Nedense bana hiç de sökülmüş gibi gelmemişti, zira senede 2 defa motor suyunu komple değiştiriyorum. Yaz başında ve kış başında. Her iki periyoda da döneme uygun antifiriz karışımı yaptırıyorum. Hatta suyu da musluk suyu değil, saf su kullanıyorum. Benzin istasyonlarında 1.5TL ye satılan 0.5mL lik şişeli saf sudan eşek yükü ile alıp, saf suyu ve antifirizi kendim temin edip, oranı da kendim söylüyorum. Kabın temizlenmesi için de parasını veriyorum buna rağmen, Ahhh şu usta milleti Ahhhh. Yalana bulaşmasalar daha iyi olacak ama nedense yalan bunları çok dürtüklüyor. İnanın 10TL veriyorsam, bunun 5TL lik karşılığını yapıyorlar, gerisi yalan maalesef. Benim karşılaştıklarım mı bu şekil yoksa hepsi mi böyle anlayamadım.
Üstteki resimdeki gibi kap pırıl, pırıl oldu. Daha önce kabın içindeki suyun rengini bırakın, su var mı yok mu belli bile olmuyordu. Şimdi ise pırıl pırıl parlıyor. Kabı şu şekil temizledim. Kimyasallar kaba zarar verebilir diye, ama siz kimyasal da kullanabilirsiniz, tercih meselesi bence. Ben iki deliği lastik eldivene tepilmiş peçete ile tıkayıp sızdırmazlık sağladıktan sonra, sıcak su doldurdum yarı hizada kaba. Akabinde içine bir avuç temiz kum ve bir avuç da kalın bulaşık makine tuzu koyup, kapağını kapatıp, başladım çalkalamaya. Kum ve tuz resmen içerideki yapışmış pası kiri kazıdı.
Arabada 2~3 ay önce benzin kokusu başlamıştı. Zaman zaman geliyor, tümseklerden falan geçtikten sonra, zaman zaman da keskinleşiyordu. Yine tabii ki yakıt sisteminin A dan Z ye kontrol edilmesi için ustaya vermiştim. Araçtan her daim koku gelmiyordu. Ama arabayı sıkıştırınca veya uzun yolda yakıt buram buram kokuyordu. Ve çok da yol yaptığım için iyi biliyorum 1 depoda 100Km kaybım oluyor, araç fazla yakıyordu. Usta aynen şunu söyledi. Aracın yakıt sistemine en ince detayına kadar baktık. Ne depoda çatlak, nede hortum veya başka şeylerde bir kaçak var. Yakıt sisteminde bir sorun yok. Aracın yakıtı zengin karışım yakıyor ve egzozdan çiğ yakıt atıyor olabilirsin. Ancak ustanın görüşü beni tatmin etmedi ve hem bu form sayfasından, hem de internetten başladım alabildiğince araştırmaya. Bütün deliller koltuğun altındaki yakıt pompasını gösteriyordu.
Daha önce kılıf dikerken arka koltuğu çıkardığımda yerini görmüştüm. Ve dün akşam eşimle birlikte koltuğu söktük. Koltuğun altında 4 somunlu siyah bir muhafaza kapağı var. Bunu da söktük ve gördüğümüz manzara işte bu arkadaşlar.
Bu araçlarda bence bir üretim hatası olan BOSH marka bu pompanın her kesin söylediği gibi + kısmında kılcal çatlama olmuş ve yakıt dışarı akıyordu. Bu resimde üst kapağın temizlenmiş hali. Söktüğümüzde sim siyah bir toz ve yakıt karışımı başçık vardı. Eşimle bu siyah çamuru temizledik ve beyaz renkte kapak ortaya çıktı. Biz o + işaretinin içindeki yakıtı temizledikçe, araç çalışmadığı halde yine yakıt geliyordu. Sanırım marş kapandıktan sonra hortumun içindeki sıkışan basınçtan dolayı yakıt çatlaktan kusuyordu. Bir çok sitede burayı bir kaç kat kuvvetli yapıştırıcı ile tamir ettiklerini söylüyorlar. Ancak bende elektronik için kullanılan çok özel ve muazzam sağlam bir EPOXY mevcut. O nedenle ben bunu EPOXY ile komple dolgu yaparak o kısmı tamir edeceğim. Henüz tamir etmedim ama bu akşam da bu kısmı yapacağım.
Ek olarak yaşadığım bir durumu da dile getirmek isterim. Aracımın genel problemlerinin tespiti için aracımı 1 yıl kadar önce Beylikdüzü Birmota randevu alarak götürdüm. Ancak sabah ilk randevu bende olmasına karşın, bir türlü arabama bakılmıyor bir kenarda kedi yavrusu gibi bekletiliyordum. Benden sonra gelen randevusu bile olmayan yeni model araçlar alınıyor ancak ben bir türlü alınmıyordum. Zaman artık öğleden sonrayı geçmiş ve benim sabır taşım taşmıştı. En sonunda yetkili birini bulmaya çalıştım ve yetkili olan birine neden bakmadıklarını sordum. Randevu sırası ile bakılacağını belirtti. Ama sabah 8 de gelmiş olmama ve benden sonra gelenlerin bile işini halledip gitmiş olan insanları görmezden gelen yetkiliye, expertiz yapıp yapmadıklarını sordum. Yaptıklarını söyledi ve hiç ihtiyacım olmamasına karşın tam bir expertiz yaptırmak istediğimi söyledim. Ve o zaman 260TL tutarındaki parasını da ödedim. Sabahtan beri bekletilen araba parayı basınca lifte alındı. Neyse iş bitti ve neyi olup olmadığını sordum. Hani arabayı götürürken bir problemi olduğu için götürmedim. Bu usta milletinden usandığım için ve içim rahat etmediği için açıkçası para bana battı ve servise göstereyim problem gördükleri ek bir şey varsa orada yaptırırım dediydim. Ancak serviste gördüğüm muamele ilk andan itibaren çok kötüydü. Neyse arabama bakan usta geldi ve arka viraj demiri hafif eğri dedi, değişse de olur, değişmese de, çok hafif bir eğiklik ancak biz değişmesini tavsiye ederiz dedi. Çok önemli bir problem yok dedi. Daha sonra şanzıman kısmında ismini unuttum bir tıpanın conta kısmından hafif bir yağ kaçağı var dedi. (Not: Aracı çok sonra bakıma verdiğimde söylenen kısımda yağ kaçağı çıkmadı. Sadece çok eskiden bir kaçak varmış, yağ akmış ama izi kalmış. Sonra yapılmış zaten) Bir de yol bilgisayarı ekran problemi. Zaten klasik bir şey bu ekran problemi ve bilmediğim şey de değil hani yani. Mekanik olarak bunlar dedi aracın başka bir şeyi yok dedi ve kaportacı gelecek o da iletecek dedi. Neyse bir kaportacı geldi ve sağında solunda vuruk kısımları söyledi. Arka bagaj kapağının değiştiğini iletti. Ben arabayı almadan özel bir firmaya expertiz yaptırmıştım. Ve bagaj kapağının değiştiğini ve boyalı yerleri biliyordum zaten, neyse kaput ve tavanda boya yok onlar orijinal dedi ve gitti. Ben yine kedi yavrusu gibi kaldım. Ve gittim yetkiliye böyle expertiz mi olur raporum nerede dedim. Adam aynen şöyle dedi, biz yazılı rapor veremiyoruz maalesef. Kardeşim bunu baştan desene, böyle bir saçmalığı ilk defa görüyorum. Hani arabama bakmıyorlar, arabam eski ve yaşlı olduğu için adam resmen hakir görüyor, bir de parası ile expertiz yaptırıyorum buna rağmen 2 çift laf bu mu yani? Allahtan soğuk kanlı bir insanım ve para ile derdim de yok. Dedim eksik gördüğün her şeyi yaptıracağım bana fiyat teklifi verin. Neyse çoooook uzun olan bu meselenin kısası maalesef 1 ay git gel, görüş, yazış, bir türlü fiyat teklifi verilmedi. Parası ile yaptıracağım ona rağmen arabanın kendi servisinden hizmet alamadım. Sadece inadına 5.000TL - 10.000TL masraf çıkartsa yine yaptıracağım ama yok kardeşim. Bir türlü o boktan rapor ve teklif gelmedi gitti.
Sanıyorlar ki her gelen gibi burada problemi öğrenir, dışarıda yaptırırım. İnek herifler düşündüğünüz gibi olsa, sırf sadece arabama bak diye sana 260TL bayılır mıyım. Ama bu denli karaktersizler. Serviste gördüğüm muamele maalesef beni resmen servis ve usta kısmından iğrendirmiştir.
Ve kişisel amatör tamir serüvenimde son konu, daha önce konsoldaki yolcu airbag i ya değişti yada güneşten airbag in olduğu kapak esnedi tam bilmiyorum. Ama her hâlükârda bu kapakta güneşten kaynaklı bir deforme vardı ve bu kapağın altındaki plastik parçalar da kopuktu. Bilgisayarda çizdim bu parçaları ve 3D yazıcı ile bu parçaları da basıp değiştirdim. Bastığım hammaddenin kullanma tarihi geçtiği için kendini saldı, o nedenle müsait bir anda yine basacağım bu parçayı.
Neyse gelelim asıl konumuza toplamda 1 haftamı alan bu genel tamir sürecinde yaşadığım tecrübeyi özetlemeye çalıştım. Çok uzun olduğunun da farkındayım. Ancak tecrübemin ihtiyacı olanlara bir çözüm olmasını umut ederim.
Sevgi ve selamlarımla bol keyifli sürüşler dilerim.
Saygılarımla