Öncelikle herkese Merhabalar,
Bir kaç aydır üye olduğum forumda çok yazamasamda, aşağıda okuyacağınız arabamın yapılma sürecinde çokça faydalandım, öncelikle bunun için forumdaki tüm arkadaşlara ve bu forumu bir arada tutanlara teşekkür ederim.
Pandemi süresince evde çalıştığımızda kendimi çok vakit sahibi bir insan sanıp, evdeki aracımıza ek olarak haftasonuna keyif verecek bir araç bakmaya başladım. Önce offroad'lar vs. derken o yolların bana göre olmadığını anlayıp, o zamanlarda ilanda olan ve benim de izmir'de geçen gençliğim zamanında bana Bayraklı'daki Alfa galerisi vitrininde yapışarak izlediğim bir 156 Sportwagon'a doğru dümeni kırdım.
Araç o dönemde forumda da konusu olmuş, ilanda bir miktar fahiş fiyata sahip olan 2002 model Alfa Romeo 156 Sportwagon 2.5 V6 Q-Sys. Galeri aracı gümrükten almış, gümrükte uzun bir süre huzursuz bir şekilde yatmış ve problemlere sahip olmuş bir araç idi.
Galeri aldıktan sonra, tabiri caizse galerici işi olarak toplamış, aracın çürükleri muayeneden geçebilecek kadar üstün körü kapatılmış, muhtemelen kalınca gözlük kullanması gereken ama bunun farkında olmayan bir boyacı tarafından boyanmış, triger seti değişmiş, çalışmayan araç çalışır hale getirilmiş ve biraz da temizlenmiş olarak ilandaydı.
Aracı almadan önce bi kaç kez başına gidip problemlerini gördüğümde ilk başta vazgeçmeye yaklaşsam da, daha sonra hesabımı mal sahibi olmak değil, keyfime para harcamak eksenine çevirince, şu şekilde bir züğürt tesellisi buldum :
"aracı alıp yaptığımda toplamda harcayacağım paraya alabileceğim diğer arabalar, ruhen benim için buzdolabından farksız."
bununla cesaret toplayıp aracı almaya gittiğimde daha önce çalışan klimasının da çalışmaması, şansıma o günün de Mayıs ayında yaşanmış son 30 yılın en sıcak gününe gelmesiyle birlikte benden ve sıcaktan bunalan galerici ile sıkı pazarlığa girip, aracı fahişin altında, değerine yakın bir rakama satın aldım.

aldığım gün yaptığım 50km'lik yarı otoban yarı şehiriçi turda araba bana aşk, ihtiras, korku, kahkahalar gibi bir çok duyguyu bir anda yaşattı. özellikle o kötü halinde bile verdiği performans ve yol tutuşu benim için büyük bir duygu seli idi.
tur süresince ön konsoldaki sigorta kapağının elimde kalması, sol emniyet kemeri kaplamasının üstüme düşmesi gibi küçük problemler biraz can sıkıcı gibi olsa da, asıl can sıkıntısını klima yine çalışmamaya başlayınca yaşadım, camı açıp arabayı iyice dinlediğimde hiç duymadığım seslerle karşılaşmıştım
bunun üzerine ilk önce arabayı galeri için toplayan servise gittim, kendi halinde iyi bir usta, ismi bende kalsın, ancak anladığım kadarıyla düşük bütçeli işler ağırlıklı çalıştığından bulmaya çalıştığı çözümler hep kendine özgü idi, burada yanlış anlaşılmak istemem, kesinlikle saygı duyulacak eski bir usta, kendisini çok seven müşterileri de var, ama maalesef çözüm önerileri bana hitap etmedi.
bunun üzerine bir gün daha araca bindikten sonra aracı Alfa Sportivo'ya teslim ettim. ilk başta bu kadar kökten girişmek aklımda yoktu ama zamanla aracın buna değer olacağını düşünerek komple bir projeye giriştik Yılmaz Usta'nın öncülüğü ile.
Böylece popüler tabirle proje busso başladı

Öncelikle çürüklere müdahale için aracı söktük. ve tüm çürüklerin tamirini sağlayıp daha sonra aracın altına zift yapıldı.

aracı sökmekle beraber bir çok yeni yapılacak işlemi plana aldık :
-Farlar orijinal mercekli mk1 farları ancak çok kötü şekilde işlem görmüştü. Bu farları GTA’da olduğu gibi karartıp daha kaliteli görüş sağlayacak şekilde Led ampüllere döndük.
-üzerinden çıkan marşpiyellerin durumu içler acısıydı. Tam araca göre marşpiyel ararken satılık ilanı çıkan bir Giuletta Marşpiyeli servise geldi, olur mu olmaz mı denerken kestik ve uydurduk. sonucu gayet başarılı oldu.
-Yılmaz ustanın deposundan sportwagon için orijinal ve kullanılmamış Zender arka tampon çıktı, ama maalesef diğer parçalar yoktu. sadece arka tamponun da oldukça güzel durduğunu düşündüğümüzden tek başına kullandık. orijinal tampona göre daha küt bir tasarımı olan tampon gayet şık oldu.

Daha sonrasında aracı komple boyamaya karar verdik. hazır boyanmışken aracı siyah yerine özellikle GTA’da göze çarpan Daytona Blu Metallico rengine boyamaya karar verdik. Cahit usta gayet titiz ve güzel bir şekilde aracı boyadı.

Yine sökerken farkettik ki, döşemeler ömürlerinin sonlarına yakın, fakat bunu belli etmemek için satan galeri derileri ajda misali gerdirmiş. Hazır değişirken daha güzel olacağını düşündüğüm koyu kahverengi deriye döndük.

Aracı aldığımda üzerinde olan 16 Teledial jantlar çok kötü değil ama iyi durumda da değildi. Aracın frenleri iyi gibi olsa da, daha sonra yapabileceklerim için baştan müdahale etmek için araca yeni 330mm’lik Brembo komple fren sipariş verdik ve bunların uyması için 17” Jant arayışına başladık, kısa sürede de bu jantları bulduk, Jantları forum sayesinde gördüğüm devirsever’in kendi aracında uyguladığı Renault Clio KNG grisine boyadık ve bence efsane oldu

buradan da teşekkür ederim. Jantlarla beraber lastik tercihini de Good Year Assymetric 5’ten yana kullandık.

bu işlemler sırasında mesleki deformasyonum sebebi ile pek hoşlanmadığım bose ses sistemine kafayı takarak değiştirmek istedim, ayrıca araca iyi bir yalıtım da yaptırmak istiyordum.
maalesef aracın orijinal radyo - navigasyon cihazı arızalıydı, kurtaramadık, onun yerine Pioneer’in telefon ve araçta eksik olan park sensörü özelliği olan ( çin malı park sensörleri ve onların seslerine son derece gıcığım ) amfi çıkışlı bir ünitesini aldım ( SPH-10BT) benim için önemli olan zaten bahsettiğim gibi telefon ile bağlantısı, FLAC dosyası çalabilmesi ve park sensörü idi.
Parlak siyah olan Ünitenin daha şık duracağını, ayrıca bulduğum GTA direksiyonunun da gri plastik aksamlarının orta konsoldaki açık griye göre daha koyu olması sebebi ile orta konsoldaki gri parçaları daha koyu griye boyattım. naçizane fikrim aracın iç görsel kalitesi ciddi miktarda arttı.
-Aracın dört kapısındaki hoparlörleri Focal’in Performace Expert Serisi ile değiştirdik. Bose yazısı olan ön tweeter yerlerinin içi bilindiği üzere boş, tweeter yerlerini biraz daha oyarak Focal’in tweeter’larını yerleştirdik. Arka kapılara ise sadece koaksiyel hoparlör koyduk. Bütün bu sistemi Audison’un DSP’li 4.9 bit amfisi ile besledik, bagaja da yine Audison 10” aktif subwoofer koyduk. Burada amaç dışarı ses veren değil, içeride kaliteli müzik dinleyen bir sistem kurmaktı, başta da dediğim gibi ses ve müzik maalesef meslek hastalığı ( müzisyenim

)

aracın tavan - taban - kapı içi - trimler - direkler ve bagajı yine Focal’in B.A.M isimli üç katmanlı malzemesi ile yalıtıldı.

Bu süreçte Yurtdışından sipariş verdiğimiz Eibach Prokit yaylar, CDA Karbon Hava filtre kutusu ve filtresi gibi parçalarımız da elimize ulaştı. Aracın bi miktar değişik görünmesi için Cadamuro Scudetto da sipariş verdim. Scudettonun sonucunu ben beğenmiyor değilim ama çevremden orijinale dönmem için büyük baskı görüyorum


-motor ve yürüyen aksamdaki yenilemeler ve düzeltmeler de yapıldı, tüm yürüyen aksam, kayışlar , direksiyon kutusu değişti , kapaklar vb. gibi kaput içinde görülen parçalar boyandı.

-Arabayı aldığım galeri aracı toplarken, piyasadan bulduğu en ucuz son susturucuyu takmış araca, aracın motor sesinden son derece tatmin olduğumdan egzoz ile gelecek herhangi bir ses istemedim, egzoz sistemini sağlıklı bir hale getirdikten sonra, Türkiye'de tek olan 156 GTA'nın Supersprint egzozları yapılmadan önce üzerinde olan son susturucuyu aldık ve araca taktık.
- finale yaklaşırken gelmesini beklediğimiz son parçamız olan frenlerimiz geldi, borular vs. derken tüm fren sistemi değişti ve 330'Luk brembolarımız takıldı.

- ilk test sürecinde şarj dinamosu, akü, rpm sensörü gibi parçalar da problem çıkardığından değişti.
Tüm bu işlemler sonunda artık aklımdaki araca kavuşmuş oldum, daha yapmak istediğim şeyler var elbet, giriş sürecimiz aracı sağlıklı bir şekilde yürütmek, ve güzel bir kozmetiğe kavuşmak oldu ama sona ulaşmak çok zor

Finali bir kaç fotograf ile paylaşalım.



