Herkese merhaba,
Bu hafta yaşadığım deneyimi sizlerle paylaşmak istedim. Geçen hafta cuma günü itibariyle senelik izne çıktım. çıkmadan önce Engin ustada aracımın bakımlarını yaptırdım ve bujilerini değiştirdim. Aynı zamanda farlarım hiç göstermiyorken far bakımlarını yaptırdım. bujilerin önemini yakıt tasarrufunu aldığımda anladım açıkçası. Tabi yağ ve filtrelerin de önemi var bu konuda.
Aracımın bakımlarını bitirince güzel bir iç dış yıkamadan sonra bavulumu aldım bagajıma koydum ve geçen hafta cuma günü vpower benzinle depomu fulledim. Tabi yakıtın 23 lira ve deponun 70 litre olduğu yerde bu biraz üzücü olmuyor değil

(ağlanacak halimize gülelim dedim) cuma akşamı ilk hedefim Ankara'ya yola koyuldum. sessiz sakin 120-140 arası hız sınırları içerisinde yavaş yavaş istikametimde gidiyorum. Tabi arada yolda sizi dürten hafiften gaza getiren araçlar denk gelmiyor değil. hemen bir vites küçültme ile bizde de pedal var ama sakin gidiyoruz bak diyerek bir iki selektör yaparak kendimizi belli etmedik değil.
Ankara'ya ulaştıktan sonra kuzenle bir istişare sonucu neden Adana'ya diğer kuzenin yanına gitmiyoruz ki diyerek akşam saat 5 civarı bir kafede otururken Ankara'dan Adana'ya yola çıktığımızı fark ettim. Tabi Adana'ya eski yoldan gitmeyi tercih ettik. Pozantı otobanına kadar hızımızı hep koruduk ve otobana düştüğümüzde 159 bir nefes açsın istedim. küçük bir denemeyle nefesini açtık tabi ki ama araç hem 159 hem de jts olunca anlık tüketimin x2 olduğunu görmek mümkün
Adana sıcağını 2-3 gün boyunca aracımıza tattırdık ve bizi hiç utandırmadı. Hatta o sıcakta denize giderken bazen serinlesin diye dinlenme tesislerinde durup aracımızı yıkatmadık değil. Sonuçta serinlemek onunda hakkı

ve en güzel durum ise her tesiste almancılar gurbetçiler vs hatta yerli plaka bmw mercedesler varken bile dikkati 159 un çektiğini görmek ayrı bir zevk. 2. kez 159 yıkattığım abinin verdiği tepki çok hoşuma gitmişti. Bu aracı yıkamak bir zevktir tabi ki yıkarız dedi

Buradan kendisine selam iletiyorum.
Adana'dan Ankara'ya geri döndüğümde Bağlum tarafında akşamüstü bize selam veren İstanbul plaka 156 ya selam iletmemek olmaz

ailece Alfisti olduklarını şöyle anladım çocuklar bile dönüp bana bakıyordu ve küçük bir selamlaşmadan sonra ayrıldık. Plakası aklımda değil ama kesin kendisi buradadır
Ankara maceram bittikten sonra oradan Bolu'ya, Bolu'dan ise Devrek tarafından Karabük Safranbolu'ya giderek bir de 159 a düğün tattırıp, cumartesi gece itibariyle İstanbul'a girişi sağladım.
Gelelim asıl konumuza, Aracımı sene başında alırken daha önce hastası olduğum ve bu zevki kesinlikle yaşayacağım dediğim bir 159 hayranı olarak gözü kara bir şekilde aldım. Aldım çünkü benden öncesi sahipleri de aracıma gerçekten çok iyi bakmışlar. hiç pişman olmadım. Daha önce çok marka araç kullandığım ve bu iş gerçekten büyük bir bağlılıkmış. Ben aracıma bağlandığımı ve başka bir araçtan zevk almayacağımı düşünüyorum. Hele ki uzun yolda 5,5-6.5 litre aralığında yakarak gittiğinizde ayrı bir zevk alıyorsunuz.
Yolda çok bilinen model aracın hararet veya başka sebeplerden kaput kaldırıp yolda kaldığına şahit oldum. 1 hafta içinde yaklaşık 3000 km civarı yol yaptım ve beni Adana'nın 50 derece sıcağında bile utandırmadı. Tabi araçların en iyisi en bakımlı olanıdır bunu da eklemek gerekiyor.
İçinizde bu zevki gerek 156 ile gerek diğer modellerle yaşamış çok büyüğümüz ve yaşıtlarım vardır ama ziyaretçi olarak bu yazıyı okuyan ve ya bu araba alınır mı diye düşünen olursa diye bu yazıyı kaleme almak istedim. Şimdiden aramıza hoş geldiniz
Link bırakmak yasak mı bilmiyorum ama bir de topspeed denemesi yaparak youtubeye yükledim. Yasaksa adminler editleyerek düzeltebilir konuyu en aşağıya linki bırakacağım.
https://www.youtube.com/shorts/vbKr0nNm-7k

