Düşük bütçeyle yedek araba alınsa ne olur?

[WhiteNight]

Aslinda sorunsuzluktan kasit, ozellikle o yaslarda birazda usta ve parca arayisi noktasiylada alakali biraz gunun sartlarinda. Yorumumu buna gore insaa etmistim. Bu durumda hali hazirda elindeki aracin guncel durumu ornek mesela. Yine bir arkadasin dedigi gibi uno bu noktada iyi ornek bana gore. Alternatif sunuyoruz neticese ama benim senden anladigim; ikinci eli, yurutme maliyetinden daha ziyade, hani son zamanda bazi araclarin kapilarinda sikca gordugumuz yazidaki gibi. "Keyfi hizmete mahsustur". :-) Hos zaten yurutme maliyeti hesap eden adamin alfayla ne isi olur. Bahsetmistim 159 macerasina atildik. Sanirim 5-6 ay kadar oldu alali. Cekiciyle getirdik atolyeye koyduk. Hala masraf ediyoruz. Hala arka sokagi bile dolasmisligimiz yok mesela. :-)
   C5 dusundugum modelse ozellikle suspansiyon cok hos. Bazi bazi benide kasinti tutar araclarin birini satip aile araci olarak alsammi diye bakarim ama temiz, soyle icime sine sine alip binecegim denk gelmedi. Kismet.
   Yahu birde bu tayin isini hallettiniz diye hatirimda kalmis telefonda oyle demistin diye hatirliyorum. Yinemi tayin cikti hayirdir insallah? Umarim en kisa zamanda cozume kavusurda yuvani bir araya toparlarsin. Sirf bu yuzden Kemer'deyken ise girmedim kendim disardan is yuruttum baglanmadim bir yere. Nitekim bu yaz Izmir'e tayinimiz cikti geldik temmuzdan beri burdayiz. Bir yere baglansaydim ayni durumda olacaktik muhtemelen. Benim durum dahada vahim olurdu. Antalya Izmir arasi eyvah eyvah. Telef olurdum. :-)
   Allah gonlune ve kesene gore versin.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

[octinum]

Yahu dönmemişim bu konuya.
You are not allowed to view links. Register or Login sağlık bakanlığı üst mahkemeye taşımıştı mevzuyu. İstinaf mahkemesine. Oradan da olmayacak bir iş çıktı ve mecburi hizmet süresinin sonuna kadar geri Karaman'a gönderdiler. Şubat-Mart civarına kadar Karaman yolları.
Dediğin gibi seninki acayip sakat olurmuş yalnız.

[octinum]

Bu arada araç alındı arkadaşlar. Yine Alfayı aldığım gibi, çok acayip bir durum oldu. Her şey çok aceleye geldiği için fotoğraf yok, çekince bizim "Alfa dışındaki vasıtaları" başlığında gösteririm.

1997 model bir Citroen Xantia VSX katıldı ailemize Bella'ya kardeş olarak. Ne alaka diyeceksiniz. Hepimizin gördüğü üzere o fiyat aralığında elle tutulur pek bir şey çıkmayınca hanımın da kullanabileceği otomatik şanzımanlı bir araba gündeme geldi. Tam o sırada teyzemin Volvo S80'inin yerine bir şey baktıklarını duyup bütçeyi yükselttim, ama bizimkiler Volvo yerine alacakları arabayı ertelediler.

Ben de boş boş bakınırken bir tane (rakamla, 1 tane) Xantia VSX gördüm. Baktım, Batman'da. Sizden iyi olmasın, bir de Citroen grubuna dahilim ve orada da görüştüğüm bir arkadaşım Batman'da orduda çalışıyor. Aaa dedim Mustafa'dan rica ederim bakar. Sonra satıcıya baktım. Bizim Mustafa.  Meğer Whatsapp grubunda C5'e niyetlenip arabayı satılığa çıkardığını yazmış ama ben yoğunluktan kaçırmışım.

Arkasından, arabayı Batman'dan nasıl alacağım gündeme geldi. Perşembe gece binerim, arabayı alır Cuma akşamına Karaman'a geçerim falan diye plan yaparken bizim arkadaşa Konya'da eğitim görevi çıktı. Araba Konyaya, hem de Karaman'dan geldiğim tren istasyonunun dibindeki ordu evine geldi. Bana da yürüyerek alıp gitmek düştü.

Bu arabanın iki özelliği var benim için: C5'i aldığım zamandan beri görüştüğüm arkadaşıma ait ve bakım durumunu bildiğim araç olması; bir de VSX olması. Bu Xantia'ların Türkiye'de 3 çeşidi bulunuyor:

1. SX modelleri. Standart Hidropnömatik süspansiyonlu bunlar. Gayet konforlu bir süspansiyon, ancak virajlarda yatmayı engelleyen aktif bir şey yok.
2. VSX'ler. Çok az sayıda var. SX'in üzerine koyduğu en önemli şey Hydractive II süspansiyon.
3. Activa. Türkiye'de benim bildiğim 2 tane gümrük girişli var. Biri yine bizim Citroen grubunda arkadaşlarımda (abi-kardeş), diğeri ortaya yeni çıktı. Hepsi manuel şanzımanlı. Geyik testinin bugün bile hala geçilemeyen birincisi bu.

Aldığım VSX, hanımın C5'indeki süspansiyon teknolojisinin ilkel versiyonunu barındırıyor. Şöyle bir davranışı var:

* Normalde çok yumuşak bir süspansiyon. Citroen'in "uçan halı" dedikleri cinsinden. Hatta bir ara ufak bir elektrik tamiratı yapmam gerek, bu sert hali ve bu bile fena halde yumuşak.
* Yüksek hızlı virajlar veya ani manevralarda otomatik olarak sert moda geçiyor. Bu modda viraj alırken standart süspansiyonlu bir 156'dan bariz daha az yatıyor.
* Ani ve ağır frenlemede süspansiyon yine sertleşerek arabanın kafasının öne eğilmesini engelliyor. Keza ani hızlanma yapabildiği(!) zaman da arkaya yığılmasını engelliyor.
* Tüm bunları belli eşik değerlerine göre yapıyor; mesela "Hız 106 km/h'nin üzerinde, direksiyon saniyede 30 derece hızla 85 derece kırılmışsa sert moda geç" gibi tabloları var. Sport Mode düğmesine basmışsanız bu eşikleri düşürüyor, daha sık sert moda geçiyor.

Bunlar dışında diğerlerinde de olan pasif arka aks yönlendirmesi yine var. Arka aks viraj keskinliği ve hızla orantılı olarak 3 dereceye kadar dönüyor. C5'ten de bariz hafif. Sonuçta uzun yolda çok konforlu, bir taraftan da uzun yolda virajı çok iyi bir makina ortaya çıkmış. Motor ve şanzıman ise çok zayıf. 2 litre, 8 supaplı 123hp bir motor ve 4 ileri tork konvertörlü eski AL4 şanzıman ile düz yolda sanki gezintiye çıkmışım gibi poz atıyorum şimdilik. Ayağımın paspasta olduğunu çaktırmamak için sigara yakmışlığım var.

Eğlencesi ise düz yolda gaza gelip bana yol vermemek için önümde "uzayan" 2018 Golfü Pozantı'dan aşağı virajlarda yakalayıp yol istedikten sonra dış şeritten hızlanarak geçmek. Hala deneme aşamasında olmama rağmen şimdiden hiç kullanmayı düşünmediğim limitlere geldim.

Bunun dışında da işte klasik Citroen tuhaflıklarından bir demet:

* Fren ve direksiyonun kendi hidrolik destekleri yok. Süspansiyonla ortak. Bunun ve aşırı yumuşak tasarımın sonucu olarak direksiyon hissi çok çok zayıf. Sert modda bile bilgisayar oyunu gibi dönüyorsunuz.
* Frenin süspansiyonla ortaklığı çok dengeli bir fren dağılımı sağlıyor -aracın neresinde yük arttıysa o taraftaki frenin basıncı kendiliğinden artıyor. Gelgelelim, fren dokunmatik.  Hafif frenlemeler için ayağı fren pedalının üstünde dinlendirir gibi tutmak yetiyor, güçlü frende bir-iki santimetre pedal hareketinde zıbam diye duruyor. Hatta bu hali bile geleneksel Citroen frenlerinin biz fanilerin alışkanlıklarına uygun hale getirilmişi. Adamlar sırf fren hissiyatı versin diye fren pedalına yaylı damper düzeneği koymuşlar. Ancak bu kadar olabilmiş.
* Sessiz el freni var!
* Araba şifreyle çalışıyor. Bildiğiniz 4 haneli pin kodu.  Vites kolunun ön tarafında bir tuş takımı var, kontağı açtıktan sonra 4 haneli kodu girmeden enjeksiyon yapmıyor -immobilizer'ı böyle sağlamışlar. Bendeki versiyon ikinci seri, İngiliz Thatcham enstitüsü onaylı olanı.
* Torpido gözü kapı eşya gözlerinden daha küçük.
* Elektrikli koltuklar muazzam. Klasik sırtlık eğimi, yükseklik ve ileri-geriye ek olarak sadece koltuk minderinin önünün kaldırılması, sadece arkasının kaldırılması, bel arkası desteği, bel ve sırt bölgesi için ayrı ayrı ayarlanabilen yanal destekleri var. Bir-iki elektrik bağlantısını düzeltmem gerekiyor gerçi yine.
* Sağ ayna geri viteste otomatik aşağı dönüyor. Güzel aferin.
* Klima sanki ayak ve yüze farklı sıcaklıklarda üflüyor gibi geldi ama bakacağız. içeriyi ısıttıktan sonra ayaklara sıcak vermeye devam ederken yüze biraz daha serin/ılık hava üflüyor. Belki de basitçe bozuktur ama bazı eski Peugeot'larda falan vardı bu özellik.
* Yağ seviyesi, yağ sıcaklığı, silecek ve soğutma su seviyeleri, hidrolik sistem basıncı gibi bir alay şeyin gösterge veya uyarısı var.

Eğlenceli oldu yani. Fikirlerinizi için tekrar tekrar çok teşekkür ederim. Sizin fikirleriniz olmasaydı belki de olay burada sonuçlanmayacaktı. Adana tarafına uğrayanınız olursa ister Bella'yla, ister Xantia ile bir tur atarız.

[devirsever]

Bu arada araç alındı arkadaşlar. Yine Alfayı aldığım gibi, çok acayip bir durum oldu. Her şey çok aceleye geldiği için fotoğraf yok, çekince bizim "Alfa dışındaki vasıtaları" başlığında gösteririm.

1997 model bir Citroen Xantia VSX katıldı ailemize Bella'ya kardeş olarak. Ne alaka diyeceksiniz. Hepimizin gördüğü üzere o fiyat aralığında elle tutulur pek bir şey çıkmayınca hanımın da kullanabileceği otomatik şanzımanlı bir araba gündeme geldi. Tam o sırada teyzemin Volvo S80'inin yerine bir şey baktıklarını duyup bütçeyi yükselttim, ama bizimkiler Volvo yerine alacakları arabayı ertelediler.

Ben de boş boş bakınırken bir tane (rakamla, 1 tane) Xantia VSX gördüm. Baktım, Batman'da. Sizden iyi olmasın, bir de Citroen grubuna dahilim ve orada da görüştüğüm bir arkadaşım Batman'da orduda çalışıyor. Aaa dedim Mustafa'dan rica ederim bakar. Sonra satıcıya baktım. Bizim Mustafa.  Meğer Whatsapp grubunda C5'e niyetlenip arabayı satılığa çıkardığını yazmış ama ben yoğunluktan kaçırmışım.

Arkasından, arabayı Batman'dan nasıl alacağım gündeme geldi. Perşembe gece binerim, arabayı alır Cuma akşamına Karaman'a geçerim falan diye plan yaparken bizim arkadaşa Konya'da eğitim görevi çıktı. Araba Konyaya, hem de Karaman'dan geldiğim tren istasyonunun dibindeki ordu evine geldi. Bana da yürüyerek alıp gitmek düştü.

Bu arabanın iki özelliği var benim için: C5'i aldığım zamandan beri görüştüğüm arkadaşıma ait ve bakım durumunu bildiğim araç olması; bir de VSX olması. Bu Xantia'ların Türkiye'de 3 çeşidi bulunuyor:

1. SX modelleri. Standart Hidropnömatik süspansiyonlu bunlar. Gayet konforlu bir süspansiyon, ancak virajlarda yatmayı engelleyen aktif bir şey yok.
2. VSX'ler. Çok az sayıda var. SX'in üzerine koyduğu en önemli şey Hydractive II süspansiyon.
3. Activa. Türkiye'de benim bildiğim 2 tane gümrük girişli var. Biri yine bizim Citroen grubunda arkadaşlarımda (abi-kardeş), diğeri ortaya yeni çıktı. Hepsi manuel şanzımanlı. Geyik testinin bugün bile hala geçilemeyen birincisi bu.

Aldığım VSX, hanımın C5'indeki süspansiyon teknolojisinin ilkel versiyonunu barındırıyor. Şöyle bir davranışı var:

* Normalde çok yumuşak bir süspansiyon. Citroen'in "uçan halı" dedikleri cinsinden. Hatta bir ara ufak bir elektrik tamiratı yapmam gerek, bu sert hali ve bu bile fena halde yumuşak.
* Yüksek hızlı virajlar veya ani manevralarda otomatik olarak sert moda geçiyor. Bu modda viraj alırken standart süspansiyonlu bir 156'dan bariz daha az yatıyor.
* Ani ve ağır frenlemede süspansiyon yine sertleşerek arabanın kafasının öne eğilmesini engelliyor. Keza ani hızlanma yapabildiği(!) zaman da arkaya yığılmasını engelliyor.
* Tüm bunları belli eşik değerlerine göre yapıyor; mesela "Hız 106 km/h'nin üzerinde, direksiyon saniyede 30 derece hızla 85 derece kırılmışsa sert moda geç" gibi tabloları var. Sport Mode düğmesine basmışsanız bu eşikleri düşürüyor, daha sık sert moda geçiyor.

Bunlar dışında diğerlerinde de olan pasif arka aks yönlendirmesi yine var. Arka aks viraj keskinliği ve hızla orantılı olarak 3 dereceye kadar dönüyor. C5'ten de bariz hafif. Sonuçta uzun yolda çok konforlu, bir taraftan da uzun yolda virajı çok iyi bir makina ortaya çıkmış. Motor ve şanzıman ise çok zayıf. 2 litre, 8 supaplı 123hp bir motor ve 4 ileri tork konvertörlü eski AL4 şanzıman ile düz yolda sanki gezintiye çıkmışım gibi poz atıyorum şimdilik. Ayağımın paspasta olduğunu çaktırmamak için sigara yakmışlığım var.

Eğlencesi ise düz yolda gaza gelip bana yol vermemek için önümde "uzayan" 2018 Golfü Pozantı'dan aşağı virajlarda yakalayıp yol istedikten sonra dış şeritten hızlanarak geçmek. Hala deneme aşamasında olmama rağmen şimdiden hiç kullanmayı düşünmediğim limitlere geldim.

Bunun dışında da işte klasik Citroen tuhaflıklarından bir demet:

* Fren ve direksiyonun kendi hidrolik destekleri yok. Süspansiyonla ortak. Bunun ve aşırı yumuşak tasarımın sonucu olarak direksiyon hissi çok çok zayıf. Sert modda bile bilgisayar oyunu gibi dönüyorsunuz.
* Frenin süspansiyonla ortaklığı çok dengeli bir fren dağılımı sağlıyor -aracın neresinde yük arttıysa o taraftaki frenin basıncı kendiliğinden artıyor. Gelgelelim, fren dokunmatik.  Hafif frenlemeler için ayağı fren pedalının üstünde dinlendirir gibi tutmak yetiyor, güçlü frende bir-iki santimetre pedal hareketinde zıbam diye duruyor. Hatta bu hali bile geleneksel Citroen frenlerinin biz fanilerin alışkanlıklarına uygun hale getirilmişi. Adamlar sırf fren hissiyatı versin diye fren pedalına yaylı damper düzeneği koymuşlar. Ancak bu kadar olabilmiş.
* Sessiz el freni var!
* Araba şifreyle çalışıyor. Bildiğiniz 4 haneli pin kodu.  Vites kolunun ön tarafında bir tuş takımı var, kontağı açtıktan sonra 4 haneli kodu girmeden enjeksiyon yapmıyor -immobilizer'ı böyle sağlamışlar. Bendeki versiyon ikinci seri, İngiliz Thatcham enstitüsü onaylı olanı.
* Torpido gözü kapı eşya gözlerinden daha küçük.
* Elektrikli koltuklar muazzam. Klasik sırtlık eğimi, yükseklik ve ileri-geriye ek olarak sadece koltuk minderinin önünün kaldırılması, sadece arkasının kaldırılması, bel arkası desteği, bel ve sırt bölgesi için ayrı ayrı ayarlanabilen yanal destekleri var. Bir-iki elektrik bağlantısını düzeltmem gerekiyor gerçi yine.
* Sağ ayna geri viteste otomatik aşağı dönüyor. Güzel aferin.
* Klima sanki ayak ve yüze farklı sıcaklıklarda üflüyor gibi geldi ama bakacağız. içeriyi ısıttıktan sonra ayaklara sıcak vermeye devam ederken yüze biraz daha serin/ılık hava üflüyor. Belki de basitçe bozuktur ama bazı eski Peugeot'larda falan vardı bu özellik.
* Yağ seviyesi, yağ sıcaklığı, silecek ve soğutma su seviyeleri, hidrolik sistem basıncı gibi bir alay şeyin gösterge veya uyarısı var.

Eğlenceli oldu yani. Fikirlerinizi için tekrar tekrar çok teşekkür ederim. Sizin fikirleriniz olmasaydı belki de olay burada sonuçlanmayacaktı. Adana tarafına uğrayanınız olursa ister Bella'yla, ister Xantia ile bir tur atarız.

Hayirli olsun, cok degisik bir arac olmus, zevkli olacagi kesin 

[ali kaynak]

Way be okurken heycanlandim valla  :)ne arabaymis o oyle.hayirli ugurlu olsun.

[repla]

Hayırlı olsun, özellikler bitmeyecek herhalde diye düşüncelere daldım bir an güle güle kullanın

[DcD-Semih]

Top Gear'ın vakti zamanında bir yorumu vardı, doğru düzgün büyük konforlu sedanı yapabilen tek ülke Fransa'dır diye. Yanılmıyorsam C6 incelemesi idi. Sanırım biraz da haklılar, sportiflikten ziyade konfor ve kıtalar arası uzun yolculuk yapmak için birebir araçları var adamların. Eski Peugeot'lar da Citroen'ler kadar olmasada bu konuda oldukça iddialıdır. Benim kişisel zevkime hiç hitap etmesede farklı ve elegant tercihler olduğu kesin. Keyfin daim olsun abi hayırlı uğurlu olsun

SM-N920C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[octinum]

Çok teşekkürler arkadaşlar. Daha iyileri sizin olsun diyeceğim ama Alfalarınız var zaten.

Bu sabah ilk kez kaydırmayı başardım -çarpmadım ama korkmayın.  :)Mutlaka yavaş girilmesi gereken çok saçma bir dönüş var yolumda, önü arkası da görünüyor. Sabah her zamanki şehir içi hızım olan 50'yle gelirken hasbelkader önüm arkam sağım solum bomboş kaldı. Dedim frene basmayayım.  Spor modu kapalıydı, önden tutunma limitlerini de bilmediğim için gaza basmadan, nötr girdim.

Kayma limiti 156'dan yüksek ama bir uyarı vermeden şak diye kopuyor araba. Direksiyon turu fazla, gaz tepkisi de yavaş olduğu için Alfadan alışık olduğumuz şekilde milimetrik hareketlerle düzeltemiyorsunuz. Sonuçta ben kontra verebildiğimde ve motor çekiş kazandığında zaten kaymayı bırakmıştı. Haliyle bu sefer de soldaki bariyere doğru direksiyon kırmış bulundum. Düzeltip devam ettim. Videosunu ayarlayabildiğim zaman paylaşacağım.

Bu arada, Citroen cinsliklerine ek: El freni ön tekerlekleri tutuyor. 

[agucba]

Eski ve ilginç tasarımlı arabalar ile biraz ilgiliyim galiba. Citroen'de bunların arasına girer.
Mesela XM'i hiç sevmezken, ki tasarımı bana ütüyü andırıyor, C6'yi severim.
Xsara'yı sevmem ama Xantia'yı severim.
Meslea Peugeot 106 GTI bana göre daha güzel olsa da, iç tasarımının berbatlığına rağmen Citroen Saxo VTS daha çok ilgimi çeker.

[coyote]

You are not allowed to view links. Register or Login, abi-kardeşteki Activa sanırım açık gri renk olan. Bir ara satılığa çıkarmışlardı, ne yaptılar, araç halen onlarda mı merak ettim.

[octinum]

You are not allowed to view links. Register or Login, abi-kardeşteki Activa sanırım açık gri renk olan. Bir ara satılığa çıkarmışlardı, ne yaptılar, araç halen onlarda mı merak ettim.

Evet evet Akbilgi Biraderler, araç hala onlarda. Arkadaşım olurlar onlar da, sağolsunlar çok yardımları da dokundu. Onların Activa'ya manuel olduğu için bakamadım. Aslında hanım kullanmayacak olsaydı o gri Activa'yı almıştım şimdiye kadar çoktan.

Activa bizimkilerden beter muamele görüyor ikinci elde. Satılıkta olduğu zaman gelen mesajları arada paylaşıyorlardı; sürekli "kardeş Ankarada bunun aynısı 18 lira, bu etmez o kadar"lar uçuşuyordu. Sonra sinire kesmeyi bırakıp kafa bulmaya başladılar. 

[octinum]

Eski ve ilginç tasarımlı arabalar ile biraz ilgiliyim galiba. Citroen'de bunların arasına girer.
Mesela XM'i hiç sevmezken, ki tasarımı bana ütüyü andırıyor, C6'yi severim.
Xsara'yı sevmem ama Xantia'yı severim.
Meslea Peugeot 106 GTI bana göre daha güzel olsa da, iç tasarımının berbatlığına rağmen Citroen Saxo VTS daha çok ilgimi çeker.

Bu kadrodan bir tek XM'de ayrılıyoruz galiba. XM'i Xantia'ya göre biraz daha çok severim ben. Xantia sanki satamamaktan korktukları için fütüristik tasarımı dolaba kaldırmak zorunda kalmışlar gibi hissettiriyor. Özellikle XM'in arkasına ve yan-arka taraftaki yükselen çizgiye dönüp bir daha bakarım.

[coyote]

Citroen'lerin geleneksel marjinal dashboard dizaynının son örneği, selefleri kadar olmasa da, muhtemelen XM mk1'dir. XM mk2'de standarda oldukça yaklaştırılan iç dizaynın ardından, (şahsi görüşüm) Xantia'da kantarın topuzu iyice kaçırılıp, fazlasıyla sıradan bir dashboard dizaynı tercih edilmiş. Citroen CX'in futuristik dashboard'undan gelinen nokta bu olmamalıydı diye düşünmeden edemiyor insan

Yeni aracınız hayırlı olsun. Ama 156'yı da çok ihmal etmeyin. Sahi, nasıl gidiyor 156'nın işleri

[agucba]

Bu kadrodan bir tek XM'de ayrılıyoruz galiba. XM'i Xantia'ya göre biraz daha çok severim ben. Xantia sanki satamamaktan korktukları için fütüristik tasarımı dolaba kaldırmak zorunda kalmışlar gibi hissettiriyor. Özellikle XM'in arkasına ve yan-arka taraftaki yükselen çizgiye dönüp bir daha bakarım.

Bu arada XM tasarımında dikkatimi çeken ve Peugeot 605 ile Alfa 164'te ortak olduğunu düşündüğüm şey, araçların ortasında yer alan ve önden arkaya doğru uzanan, pli diyebileceğimiz, çizgi.

[octinum]

Citroen'lerin geleneksel marjinal dashboard dizaynının son örneği, selefleri kadar olmasa da, muhtemelen XM mk1'dir. XM mk2'de standarda oldukça yaklaştırılan iç dizaynın ardından, (şahsi görüşüm) Xantia'da kantarın topuzu iyice kaçırılıp, fazlasıyla sıradan bir dashboard dizaynı tercih edilmiş. Citroen CX'in futuristik dashboard'undan gelinen nokta bu olmamalıydı diye düşünmeden edemiyor insan

Yeni aracınız hayırlı olsun. Ama 156'yı da çok ihmal etmeyin. Sahi, nasıl gidiyor 156'nın işleri

Kendisinin konusuna döneceğim.

Bambaşka bir sebepten, arkadaşıma yardımcı olmak için giriştiğim bir iş sonucunda gerzek usta işi geldi başıma. Selespeed montaj cıvatalarını yalama yapmış maymunlar. Tabi bi sağına bi soluna bakıp kimse görmeyince yükleyivermişler arabaya. Atölyeden çalışarak çıktıysa sorun yok onlar için.

Sonra SS robotu yine yağ kaçırdı -İstanbul'da pek de yapamamışlar. Alfin'e göndereceğim sökebildiğimde, Oğuz Can yapar yapsa yapsa.

Bu süreci de genel revizyonlarla değerlendireyim dedim. İki far da evde şu anda. İç plastik aksamını tamir edip yenilemeye çalışıyorum. Yine silecek mekanizması evde, silecek park konumu sapıtmıştı, onu düzelteyim diye açınca pas lekeleri gördüm. Onu da eve çıkardım, motor bakımı temizliği yaptım, pasa karşı astar-siyah boya atıp geri gidecek. Arka kapı dış tutamağı, arka iç aydınlatma, hep evde.

[octinum]

Bu arada XM tasarımında dikkatimi çeken ve Peugeot 605 ile Alfa 164'te ortak olduğunu düşündüğüm şey, araçların ortasında yer alan ve önden arkaya doğru uzanan, pli diyebileceğimiz, çizgi.

Bertone ve Pininfarina, dönemin tasarım anlayışının başını çekenler. Galiba düşük omuz çizgisi (ve yüksek camlar) nedeniyle böyle bir şey popüler olmuş, sence? Hani arabalara "kama" şekli verebilmek için.

[agucba]

Bertone ve Pininfarina, dönemin tasarım anlayışının başını çekenler. Galiba düşük omuz çizgisi (ve yüksek camlar) nedeniyle böyle bir şey popüler olmuş, sence? Hani arabalara "kama" şekli verebilmek için.

Off-Topic oluyor ama madem sordun. Alfa Romeo, ilk kez Tipo 116 kodlu Giulietta ile kama biçimine başladı ve sonra 75, 164, makyajlı 33, 155 ile devam etti. Pininfarina aslında 164 ile bence yeteneğini konuşturdu ve itiraf etmem gerekiyor ki 164'ün tasarımını çok beğeniyorum. Özellikle Super donanımı olanları pek beğenirim, 145'i almadan önce de kendime az daha bir 164 V6 TB almak üzere idim.
Neyse, konuyu fazla dolandırmayayım... Benim için konu Alfa Romeo olunca, muhabbetin sonu gelmez.

Tapatalk Bericht

[murat]

Hayılı olsun Emirhan, Citroen iyidir ya 

[Sercan Keklik]

Hocam konuyu karıştırmak istemedim ama başlığı güzel devam edelim dedim

Bende bi tane peugeot 106 GTI almak istiyorum. Bakınıp duruyorum vallahi

[octinum]

Hocam konuyu karıştırmak istemedim ama başlığı güzel devam edelim dedim

Bende bi tane peugeot 106 GTI almak istiyorum. Bakınıp duruyorum vallahi

Ya zaten genel açtım, yoksa telefon numaralarınız elimde vatsaptan sorarım. 

Sercan sana şu Activa'yı soralım mı? Şu listede 1. sırada olanın, 2.0 dizeli. Sahibi arkadaş misafir olanlara düzenli olarak iman tazeletiyor. Tanıdıkta kalmayacaksa da tanıdığa gitsin üç gün sonra aramızda değişiriz. 
You are not allowed to view links. Register or Login

[Sercan Keklik]

Ya zaten genel açtım, yoksa telefon numaralarınız elimde vatsaptan sorarım. 

Sercan sana şu Activa'yı soralım mı? Şu listede 1. sırada olanın, 2.0 dizeli. Sahibi arkadaş misafir olanlara düzenli olarak iman tazeletiyor. Tanıdıkta kalmayacaksa da tanıdığa gitsin üç gün sonra aramızda değişiriz. 
You are not allowed to view links. Register or Login

abi ihtiyaçtan degil ya fantezi yoksa ben bi tane daha araba aldım. İçinde Mera lı falan

[ysbilgin]

Bende bi tane peugeot 106 GTI almak istiyorum. Bakınıp duruyorum vallahi

En iyi 106 GTI arkadaşının 106 GTI'ıdır.

[octinum]

abi ihtiyaçtan degil ya fantezi yoksa ben bi tane daha araba aldım. İçinde Mera lı falan

Aaaa, görüp geçmiştim ya, Mera hayırlı olsun, kazasız belasız kullanasın. 
Öte yandan, aşağıdakinin ilk 15 saniyesi. 


İhtiyaçtan demiyorum yav, Mera'lı başkasını virajda dıştan geçmek için eğlencelik diyorum. Tabii yetişebildiğin zamanlarda. 

[147BLACK]

Düşük bütçe ile 2. araba alımını 1 sene önce yaptım. İş için çok kullanıyordum Alfa'mı.
16 bin tl'ye TATA Marina 2006 aldım, sw. Çok memnunum. Fiyat fayda oranı ve kullanışlılık şahane. Yedek parça ve bakım maliyetleri düşük. Ön takım sorunu yok. Station kısmı aşırı geniş. Tatilde rahat ettik..
Dizel yakıt biraz pahalı ama lpg de zaten pahalılandı..
1.4 70 hp gitmiyor ama gitmesi de gerekmiyor öyle pek de hızlı.
Ayrıca, abs, hidrolik direksiyon, 4 cam otomatik, mp3 player vs  gibi donanımlar da var.
Şiddetle tavsiye ediyorum.. Alfa'm da şimdi keyfine bakıyor.


You are not allowed to view links. Register or Login

[octinum]

O Tata'lara ben bile yan gözle bakıyorum da yine biraz lükse kaçma eğilimim galip geliyor. Gidip eski model ama bir-iki üst segment alıveriyorum.  Beklenti net, aracın iddiası net, gayet de sağlıyor yoksa.